Son günlerde hangi internet sitesini açsam Cem Yılmaz röportajıyla karşılaşıyorum.
Hepsinde öne çıkan başlıksa Yılmaz'ın serzenişleri.
Evet, box Office listelerinden, vizyona giren son filmi de dahil işlerin pek iyi gitmediğini görüyoruz.
Eski filmleriyle 2 hatta 3 milyon seyirciyi yakalayan Yılmaz'ın uzun bir aradan sonra Ekim 2019'da vizyona giren Karakomik Filmler'ini yalnızca 700 bin kişi izlemiş.
Geçtiğimiz günlerde seyirciyle buluşan Karakomik Filmler 2 ile ilgili beklenti de yüksek değil.
Ancak, Yılmaz'ın yakınmasının sebebini az çok anlasak da kime sitem ettiği meçhul.
Zira bahsettiğim röportajlarından birinde aynen şöyle yakınıyordu Yılmaz:
"Anladığım kadarıyla memlekette kötülük yapan 3 kişi var; ben, Tarkan ve Athena Gökhan."
***
Bunlar
ne ara ekip oldular?
Filmleri beraber mi çekiyorlar da
Yılmaz'ın gişesinden müteselsil sorumlu oluyorlar?
Bu birlikteliğin başlangıcı, yerel seçimlerde
Belediye sanatçılığına soyunmaları mıdır?
Peki ya,
Recep İvedik 6'sı, bir öncekinin ancak yarısı kadar izlenen
Şahan Gökbakar bu limited ortaklıkta niye yok?
Bilemiyorum...
Gördüğüm tek şey,
Cem Yılmaz'ın da
bir sanatçı için felaket olan girdaba kapılıp gittiği.
Sanki ihtiyacı varmış gibi, popülizme kapılıp onca yılda çizdiği "genius" imajını bir anda içi boş bir politikliğe değişmesi.
Kaymakamların sahnesine gönderdiği
çelenkleri tiye alan bir eleştirellikten, adeta elinde bir buket çiçekle
belediye başkanının makam odası önünde bekleyen yandaşa evrilmesi.
Kolaycılığa teslim olup, içinde bolca zeka olan esprilerinin yakınından bile geçmeyen
didaktik ve sıkıcı dile teslim olması.
Filmlerinin de yüzü gibi,
Twitter'da açığa vasat profili gibi ciddileşmesi, güldürmemesi.
***
Bu "
güzel aklı" menajerleri, image maker'ları ya da
çevresi mi verdi yoksa bizzat Yılmaz'ın tercihi mi, şimdi ne söylesek spekülasyon olur.
Ama Yılmaz gibi yeteneğini ve zekasını eskiden de olsa kanıtlamış bir sanatçı için
her iki olasılık da vahim.
Neyse umarım, bu eleştiri yeni filminin tanıtımına bir katkı yapmıştır Cem Yılmaz.
Bu son kredi, belki bahaneleri falan bir kenara koyup sanatın üzerine daha fazla kafa yorma kararı almana vesile olur. Gösterilerinde ti'ye aldığın "
N'oluyo ya!" diye söylenen "sokaktaki adamı" düşünürsün.
Onu bunu suçlamayı bırakıp,
aslında başına ne geldiğini anlamaya çalışırsın.
Bu arada
"sevenlerine" de söyle onlar biraz sorumlu davransınlar. Çünkü sosyal medyada politik tercihlerinden ötürü filmini izlemeyeceğini söyleyen
seyircilerine "takunyalı cahiller" diye hakaret ederek yaptıkları tek şey
üstüne toprak atmak!
Bir seyirci gözüyle olan biten bence bundan ibarettir.