Oyun kurucu devletlerin enerji kaynakları ve 'geçiş coğrafyalarındaki' hâkimiyet mücadelesi kıran kırana devam ediyor.
Rusya Şam'daki nüfuzu üzerinden asırlık "sıcak denizlere" inme hedefini gerçekleştiriyor.
Suriye'de ve Irak'ın kuzeyinde yabancı asker postalı değmedik bir metre kare alan kalmadı.
Yüzbinlerce insan öldü, evinden yurdundan edildi.
Orta Doğu petrolünün dünyaya taşındığı Basra Körfezi'nde yer alan kritik Hürmüz Boğazı'nda savaş an meselesi! Birleşik Krallık'ın, AB ülkelerinin ve ABD'nin donanmaları, İran tankerlerine el koymasın diye bölgede.
Binlerce mil öteden gelip, Doğu Akdeniz'deki yeni doğalgaz ve petrol rezervlerinin üzerine nasıl üşüştüklerini hep birlikte görüyoruz.
Kemik seslerinin arttığı bu mücadele öylesine sertleşti ki, Şansölye Angela Merkel dün, "ABD Almanya'ya savaş ilan etti" isyanlarındaydı.
Sebebi ise malumunuz. Rusya'nın taraf olduğu Kuzey Akım 2 Doğalgaz Boru Hattı projesini engellemek isteyen ABD Senatosu'nun AB ülkelerine yaptırımları kabul etmesi!
***
Türkiye, yıllarca kendisine layık görülen
"az gelişmiş bir tarım ülkesi" pozisyonunda iç sorunlarıyla meşgul edildi.
Ancak son yıllarda biraz olsun başımızı kaldırdık.
Coğrafi, siyasi ve moral sınırların yüzyıl sonra yeniden dizayn edildiği bölgemizde
haklarımızı kendi tezlerimizle arıyoruz!
Bin 500 kilometre sahilimiz olan yanı başımızdaki Akdeniz'de binlerce mil öteden gelen Fransa varsa, biz de varız diyoruz...
Donanmamız, diğer oyun kurucular gibi
haklarımızı koruma noktasında kararlılığımızın bir göstergesi olarak "mavi vatanı" koruyor.
Libya ile yaptığımız
Doğu Akdeniz'deki haklarımızı garanti altına alan ikili anlaşma da kuşkusuz son yılların en başarılı diplomatik hamlelerinden biri.
***
Sevindirici olan, farklı
siyasi görüş kümelerinde olan yurttaşların yukarıda
tarif etmeye çalıştığım
müşterekleri kabul etmeleri.
İnsanlar, mücadelesi verilen şeyin
ortak geleceğimizle, toplumsal refahımızla ve bağımsızlığımızla ilgili "ulusal ortak kümemiz" olduğunu görüyorlar.
Ancak muhalefetteki siyasi temsilcilerimiz, ortak aklın çizdiği bu Türkiye çemberinden bihaber gibiler.
CHP, HDP ve
İYI Parti'nin, Türkiye'nin Akdeniz'deki varlığını hukuki olarak garanti altına alan Libya anlaşmasına,
rakip devletlerin tezleriyle ret oyu vermeleri bunun kanıtı.
Belli ki muhalefet vekillerimiz
başka bir çemberin elemanı olarak görüyorlar
kendilerini.
Tıpkı,
Murathan Mungan'ın o muhteşem dizelerinde tarif ettiği gibi:
Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın
Kendin içindeyken kafan dışındaysa
Çaresi yok kardeşim..."
"Hain" falan demek işin kolayı...
Anlamaya çalışmak lazım, zira hakikaten çaresiz görünüyorlar.