Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Hadi artık!

Ne zaman kurbanın kadın olduğu bir cinayet gündeme gelse tepkilerimiz hep aynı kısır döngüye giriyor.
Merak etmeyin... Bu cinayetleri, sanki Müslümanlık teşvik ediyormuş gibi 15 asırlık bir dine bağlayan özgüvenli cehaletten bahsetmeyeceğim... Vahşeti, bu topraklarda yaşamış medeniyetlerin bir sentezi olan köklü kültürümüzle, geleneklerimizle ilişkilendirmeye çalışan vasatlık da umurumda değil.
Topunu birden, oryantalist hezeyanları ve eziklikleriyle birlikte, muhataplarının yanına postalayalım... Orada, ne zaman bir kadın öldürülse, maktulün eteğini çekiştiren hadsiz yobazlarla didişip dursunlar. Birbirlerini oyalasınlar.

***

Benim itirazım, bu ciddi sorunda taraflarının kadın ve erkek cinsi olduğuna dair yaygın ön kabulün ürettiği sonuçlar.
Zira "erkeklerin kadınları karşı cins oldukları için öldürdüğü" önermesini dayatan popüler söylem sorunu esir almış durumda.
Yaşanan somut olaydaki motivasyonu ve benzer olaylarla ilişkisini örtüleyen bu indirgemeci yaklaşım teşhisi yanlış koyduğu için çözümü de geciktiriyor.
Ortam, özenle seçtikleri fotoğraflarla ve "aşk cinayeti" gibi kendilerince seksi manşetlerle ölmüş kadınları bile metalaştıran duyarlı medyanın fotoromanına dönüşüveriyor.
Kaldı ki, "erkeklerin erkek oldukları için öldürdüğü" söyleminin korumaya çalıştığımız kurbanlara ne faydası var henüz anlayabilmiş değilim.
Kadın öldüren katillere, "Kendimde değildim, erkekliğim tutmuş" diye savunma yapmaları için akıl veriyor olamayacaklarına göre sizce amaçları ne?

***

Örneğin son vakamız 20 yaşında vahşice öldürülen Ceren Özdemir cinayeti.
Katilin profili ve basına sızan aşağıdaki ifadesi sorunumuzun cinsiyetimizden daha derinlerde olduğunun bir göstergesi değil mi?
"Katliam yapmak istiyordum. Zıpkın çalmayı da düşündüm ama ancak bıçak çalabildim. 'Bıçağın karşısında kim durabilir bir bakayım' dedim. Bir bıçak darbesinde öldürebileceğim kişiler aradım gözlerimle... Ceren'i farklı noktalarda öldürmek istedim. Ama birisinde yaşlı bir adam çıktı karşıma öldüremedim. Kız az daha beni fark ediyordu. Ben hemen büfeye daldım. 'Hapisteyken mutlaka birilerini öldürmeliyim' diye kafamda tasarladım. Cinayetten sonra inşaatta sabahladım. Sabah kendime yeni avlar aradım ama fırsat bulamadım."
Bence karşı karşıya olduğumuz, bünyeye bir kez girince başkalarına aktarılarak büyüyen bastırılmış şiddetin patlamasından başkası değil. Fatura bazen bir kadına çıkıyor bazen trafikte erkek bir şoföre, kapalı kapılar ardında çocuğa, yaşlıya, engelliye, astına, kediye, köpeğe... Artık nerede fışkıracağı bir çatlak bulursa.
Kadın-erkek penceresinden bakmaya meyilli olduğumuz bu şiddet sorunsalı karşısında da daha soğukkanlı bilimselliğe ihtiyacımız olduğu ortada.
Ancak öncelikle, en az Ceren Özdemir'in katili kadar soğukkanlı yasalara ihtiyacımız var... Kendinden bu kadar emin cemiyet zararlılarının bir daha elini kolunu sallayarak aramızda dolaşmasına izin vermeyeceğinden emin olduğumuz bir adalet mekanizmasına... Herkesin, "Kadın ya da erkek, çocuk ya da büyük, insan ya da hayvan, başka bir bedene dokunursam, kişisel alanını ihlal edersem hukuk canımı okur" diyeceği bir kesinliğe...
Ceren'in acılı annesine, babasına ve tüm dostlarına sabır dilerim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA