2011'de, dönemin başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gündeme getirdiği Kanal İstanbul Projesi yeniden tartışılmaya başlandı.
Dün, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun konuyla ilgili şu sözleri üzerinde epeyce konuşuldu:
"TANAP ve Türk Akımı-2 Avrupa'yı hedefliyor. Ulaşım projelerinde Türkiye İpek Yolu'nun canlandırılmasında en kritik ülke. Kanal İstanbul'a kazmayı vurduğumuz zaman dünyada denizcilik ve ulaşım bakımından tarih değişecek, dönüm noktası olacak. Böyle bir coğrafyada yaşıyorsak girişimci ve insani olmamız lazım."
Çavuşoğlu'nun açıklaması, Birleşik Krallık'tan döner dönmez kanal meselesini gündemine alan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na cevap gibi de algılandı.
Zira hatırlayacaksınız, İmamoğlu sert konuşmuştu:
"Kanal İstanbul bu şehre 100 kere ihanettir. Birazcık bilimden ve şehircilikten anlayan herkesin vicdanını sızlatacak; bu kadim şehri alt üst edecek projeye sonuna kadar karşıyız!"
***
İmamoğlu'nun bu sözleri
CHP'nin son kararı mıdır bilmiyoruz.
Ancak bu iddialı sözlerin, Marmaray, 3. Köprü, Avrasya Tüneli gibi dev altyapı projeleri gündeme gelince aynı argümanları tekrar eden
AB'nin resmi görüşüyle birebir örtüştüğü ortada.
Tabii,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Türkiye'nin ekonomik rakipleriyle saf tutmasında, İmamoğlu'nun Boğaz'ın imar yönetiminden istediği payı alamamış olmasının da rolü olabilir.
Kimileriniz, "Biz
söyleyenlere değil söylenene bakalım. Kanal
İstanbul iddia edildiği gibi İstanbul'u
mahvedebilir mi?" diyor olabilir.
Ona da bakalım. Projenin sahipleri çalışmaların ekolojik dengeye zarar vermeyeceğini ayrıntılı raporlarla ortaya koyuyor.
Buna karşın, kanal projesine itiraz edenlerin hala sloganlar dışında ortaya ciddi bir şey koyabildiklerine şahit olamadık.
***
Profesör
İlber Ortaylı geçtiğimiz yıllarda yaptığı bir konuşmada bakın bu durumdan nasıl yakınıyordu:
"Boğaz geçişini
hükümet söyledi diye bazıları alerji duyuyor. Ben bunu anlamıyorum. Bu lazım mı değil mi, olur mu, olmaz mı? Bunun raporu verilsin. Böyle bir
ikinci kanalın lazım olduğu görülüyor. Türkiye ve dünya jeolojisini çok iyi bilen Prof. Dr. Celal Şengör buna taraftar. Bu projeye karşı ciddi bir şey yazılması lazım...
Bir edebiyattır gidiyor. Yok sular karışır, yok bilmem ne olur. Peki, o zaman bir yazın. Mesela kanal çok geniş tutuluyor. Hakikaten neden geniş tutuluyor? Onu bir sorgulasınlar. Artık iş yalıdan çıktı. Bundan sonra Boğaz'da seyr-ü sefa halinde işine gücüne gidip gelen insanlar,
çoluk-çocuk var. Bu kadar
lakayt kalıp sonra 'su kirlenir' diyorlar. Kirlenecekse onu da lütfen izah etsinler..."
Hoca haksız mı?
Çoluk çocuk var, lütfen biraz ciddiyet.