Teklif yapılınca havalara uçan, "Kılıcım adil keser" türünden beylik laflar eşliğinde övünen Uğur Dündar çark etti! Bir gece yarası, Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu'nun karşı karşıya geleceği programı yönetmek istemediğini açıkladı!
Böylesi ne duyulmuş ne de görülmüş şey!
Ülkenin gündemindeki iki siyasetçinin düellosu söz konusu oluyor. Ancak ilk su koyuveren taraflardan biri değil, tartışmayı yönetmesi istenen gazeteci oluyor.
Gel de buna gazetecilik mesleği sınırlarında mantıklı bir izah bul.
Dündar'ın Twitter hesabından yaptığı açıklama da aydınlatıcı değil:
"Moderatörlüğüm üzerinden her iki adayımıza ve demokrasimize zarar verecek bir takım hazırlıklar gördüğüm için..."
Kendisini moderatör olarak bizzat öneren Yıldırım da Dündar'ın bu garip bahanesi karşısındaki şaşkınlığını gizleyemiyordu:
"Ne gibi bir zarar, anlamadım! O soracaktı, biz cevaplayacaktık. Umarım bu kararda 'birilerinin' baskısı etkili olmamıştır."
***
Kimileri Dündar'ın
tarafsız davranmayacağı için korkup kaçtığını
söylüyor.
Evet, Dündar merkez medyadaki işini kaybedip
CHP'nin resmi kanalına geçtiğinden beri
gazeteciliğini Erdoğan nefretini konsolide etmeye vakfetmiş bir gazeteci.
Yaratılmasına büyük katkı yaptığı o iklimde, "pezevenk" hakaretini
siyasi tespit sanan konuklarından
reaksiyon almak için yaşını başını kariyerini hiçe sayıyor.
O kadar steril yaşıyor ve bu atmosferin dışından gelen eleştirilere öylesine kapalı ki, geçen gün sosyal medyada
kendisi tarafından sesleri kesilen on binlerce Twitter kullanıcısı kampanya yapıp
TT oldular. Öyle troller falan da değil, adıyla sanıyla gazeteciler, siyasiler, sanatçılar, gerçek kişiler.
Dolayısıyla programda takınmak zorunda kalacağı
asgari tarafsızlık yüzünden, yıllar içinde çevresinde topladığı
bu linç kitlesini kaybetmek istemiyor olabilir.
Ama tüm bunlar yine de yaşanan garipliği anlamamıza yetiyor değil mi?
***
O halde gözlerimizi nereye çevireceğimiz belli.
Belki, Yıldırım'ın o "birileri" dedikleri devrededir. İmamoğlu'nun maça Dündar'la birlikte ikiye bir çıkacak olmasının rakibine sağlayacağı avantajı ortadan kaldırmak için
ufak bir ricada bulunmuşlardır...
Belki de Ekrem Beyin son günlerde "
Valiye hakaret" başta olmak üzere berbat ettiği incirlerin
kokusunun hala kesif olmasından çekinmişlerdir. Öyle ya Dündar da olsa programda
bu skandalların gündeme gelmemesi imkânsızdı.
Evet, 31 Mart seçimi gibi yıllar sonra yakaladığımız "debate" keyfini de murdar ettiler, alacakları olsun.
Ama sonuç adil oldu:
1- Kimin gerçekten şeffaflıktan,
kamuoyu önünde yüzleşmeden yana olduğu ortaya çıktı.
2- Cesur ve tutum alan adayın hanesine hak ettiği puan yazıldı.
3- Ve mesleğimizin ruhunu ayaklar altına alıp,
tuttuğu siyasinin lehine programdan çekilecek kadar
yandaş gazeteciliğin nasıl yapılacağını Dündar sayesinde herkes açıkça gördü.