Biz sıradan vatandaşlar şöhret olmanın nasıl bir ruh hali olduğunu bilmiyoruz. Ama zor taşınan bir şey olduğunun fazlasıyla farkındayız.
Sağ olsunlar, daha ziyade kabak çiçeği gibi bir anda açan her mecradan yeni ünlüler gün aşırı gözümüze sokuyorlar.
Siyasetçiler, şarkıcılar, oyuncular, işadamları, zenginler, gazeteciler...
Favorileri ise fazlasıyla aşina olduğumuz "Sen benim kim olduğumu biliyor musu?" sorusu.
En çiğ olanı doğrudan soruyor.
Tabii her görgüsüz ünlünün yoğurt yiyişi farklı...
Herkesin kendisini okuduğunu, izlediğini sanan gazeteci, bu tiplerin bir tık daha olgunu, kendisini tanımayan garsona başka bir sebeple bulaşıyor mesela.
Parti il başkanı, danışmanı, belediye başkanı işini sıkı tutuyor... Ünlü olduğu anlaşılsın diye korumalarla, yancılarla dalıyor mekânlara...
Belli ki itibara çok ihtiyaçları var. Ve bunu da kıçı kırık sıfatların, makamların kendilerine sağlayacağını sanıyorlar.
***
Her gün nelere şahit oluyoruz. Ne hikâyeler dinliyoruz...
Dün de Sakarya'da kaydedilen görüntüleri izledik sosyal medyada. Lüks aracının
ön plakası olmadığı için trafik polisleri tarafından durdurulduğunu
öğrendiğimiz bir kadın ortalığı
yıkıyordu!
Kendisinden "bayan" diye bahseden bu kadın da kim olduğunun
bilinmemesine (artık kimse) içerlemiş
olmalı... Zira memurların, mukavemet
karşısında her sürücüyü bağlayan
prosedürü işletmesine isyan ediyordu.
Yüksek desibelli işkenceye tabii ki en çok o genç polis memurları maruz kaldı. Ama tüm Türkiye, hakaret ettiği çalışana "
temas yok temas yok" diye yüklenen yeni havalimanı canavarı karşısında yaptığı gibi bu olay karşısında da birleşti.
Kimse, sürücünün "
Hiç mi kız görmediniz?" diyerek mevzuu başka
yere çekmesine prim vermedi.
***
VIP, Çok Önemli Kişi (
Çok Ünlü Kişi diye kısaltanlar da var)
sendromu diyebileceğimiz bu durumun diğer bir örneğine de
OR-Gİ (Ordu-Giresun) Havalimanı'nda şahit olduk.
Haberlerde, İstanbul
Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun VIP salonuna alınmayınca olay çıkarttığını izledik.
Valilik'ten yapılan açıklamaya göre İmamoğlu
VIP kullanma hakkı olmadığı halde salona girmek isteyince görevli polislerle kavga etmiş. Valiye de
"it" diye hakaret etmiş.
İmamoğlu taraftarları "Bıraksaydınız kullansaydı,
her zaman kurallara bu kadar uyuyor musunuz" diye polisleri suçluyorlar.
Doğrudur, VIP kurallarının zaman zaman esnetildiğini hepimiz biliyoruz. Bu kez de en azından İmamoğlu ve ailesine bir istisna gösterilmesi şık olabilirdi.
Ancak bu olayda
inisiyatif almadılar diye en son eleştirilecek kişiler
havalimanı çalışanları ya da polislerdir. Bu sorumluluk, defalarca öfke problemini kontrol edemediğine şahit olduğumuz İmamoğlu'nundur.
Öyle ya, ne olurdu kavgasız gürültüsüz
vatandaşlar gibi girse havalimanına İmamoğlu. Apronda kendisini bekleyen
Koç logolu özel uçak kaçmazdı ya.
Seçimlere iki hafta kaldı. Bence Ekrem Bey kendisini
biraz daha tutmalı. Sonra istediği kadar, gönlünce patlar.