Ekonomi uzmanlık alanım değil.
Dolayısıyla bu alandaki değerlendirmeleri okurken kırk ölçüp bir biçiyorum.
Çünkü tıpkı ortağı olduğum ülkemin ekonomisi bir vatandaş olarak benim için de hayati. İşin şakaya gelir yanı yok.
Manipülasyonlara maruz kalmak istemiyorum.
Ve biliyorum ki bu mecra her türlü yönlendirilmeye çok müsait.
Bu şüpheciliğimde, bir siyaset yazarı olarak ekonomiyle ilgili pratiklerimizi etkilemesi muhtemel yorumları yapanları tanımamın payı büyük.
2001 Krizi'nde "müsteşarken" piyasalara devlet müdahalesi anlamına gelecek her adımı (bürokrasi gücüyle atılamayanlar da dahil) canla başla savunanları çok iyi hatırlıyorum... Bugün aynı kişilerin serbest piyasanın şahbazı ABD bile astronomik gümrük vergileriyle müdahalecilik yaparken, Türkiye'nin ekonomi yönetimine nerdeyse "elin kolun bağlı dursun" nasihati verdiklerini de görüyorum.
***
Karnımızdan konuşmayalım. Bir örnek de verelim ki sözlerimiz havada kalmasın.
Aklıma gelen ilk isim bir dönem Sabah'ın ekonomi sayfalarında boy gösteren ekonomi yazarı
Süleyman Yaşar.
Hap gibi yazıları olan bu beyefendi
simide yapılan zammın bile ne kadar doğru olduğunu, bu adımın hükümetin genel ekonomik politikalarıyla uyumunu, bu kararı alanların basiretini falan günlerce anlatır dururdu.
Derken gazetedeki görevi son buldu.
Tabii ki
Süleyman Bey'in "pozitifliği" de...
Bizim liberal Süleyman Bey, bir gün sonra (sayıyla 1) ekmek zammının tartışılmasının bile kabul edilemez bulan bir
komüniste dönüştü.
***
Hadi, yaşadıkları "aydınlanmanın" tam da devletteki, hükümetteki, bankadaki, şirketteki, medyadaki
görevlerinin son bulmasına denk gelmesini de anlayışla karşılayalım.
Evet, insanların görüşleri zamanla değişebilir. Ama bu işin bir özeleştirisi olur değil mi?
Birine bir eleştiri getirirken hep yaptığım gibi yine kendime bakıyorum. Düzenli takipçilerim takdir edecektir ki, 40 yaşa geldim dayandım hâlâ okur ve seyirci önünde genç yaşlarımın, yıllar öncesinin muhasebesini bitiremedim.
Koca koca abilerimiz de kusura bakmasınlar...
Bir durum analizi ya da tespit yapmanın çok çok ötesinde
karamsarlık pompalayanlardan motivasyonlarına dair izahlar beklemeye hakkımız var.
Zira sandıklarının aksine, rakamlarla dile getirdikleri tezleri, ekonomi yönetimine yaptıkları önerileri
aksiyom falan değil.
En az yüzde ellisi psikoloji alan bir alanda önermelerde bulunuyorlar, o kadar.
Bir de kafama takılan şahsi bir soru var...
Görüyorsunuz, biz vatandaşlar olarak ekonomiyle ilgili konuşurken bunca dikkat gösteriyoruz. Peki, bu arkadaşlar
havaalanının en iyi nereye yapılacağından tutun da, eğitim müfredatına kadar her konuda ahkâm kesebiliyorlar?
Bu ukalalığın sebebi nedir?
Servetlerine danışmanlık ettikleri
yerel ve küresel zenginler dediklerini yapıyor diye her söylediklerinin bizim lehimize
olacağını sorgusuz sualsiz kabul edeceğimizi
sanıyorlar?