31 Mart'tan beri analizler ve eleştiriler, seçimden yüzde 44 oyla birinci olarak çıkan AK Parti üzerine yoğunlaşmış durumda.
Aday tercihlerinden tutun da, parti örgütün sandık başı performansına kadar olası her türlü etken değerlendirdi.
Neredeyse söylenmedik söz kalmadı.
Kuşkusuz, eleştiri oklarının seçimin galibine çevrilmesinin asıl nedeni, İstanbul'daki sonuçların bıçak sırtında kalması.
Düzey ne olursa, herkesin eteğindeki taşı döktüğü bu atmosfer bir siyasi parti için faydalıdır.
Ben yürütülen bu tartışmada olan biteni anlama gayretinden çok ikbal pervanelerinin karşılıklı çıkardığı gürültünün hissedilmesini de garipsemiyorum.
Şaşırdığım, son seçimlerde 16 yıldır iktidarda olan rakibine ancak 14 puan yaklaşan yüz yıllık ana muhalefet partisin "yükselen değer" ilan edilmesi.
***
Oysa Cumhur İttifakı'yla birlikte
ülke genelindeki oyu yüzde 52 olan AK Parti'den ziyade
gelecek, kendi oyunu fersah fersah aşan bir karakteri kucağında bulan CHP için belirsiz.
Öyle ya, ülke genelinin yanı sıra, İstanbul ve Ankara dahil
CHP'nin kazandığı belediyelerin meclislerinde
bile çoğunluğu elde eden iktidarın önünde 4,5 yıl seçim yok.
Ancak, partinin ve Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu'nun aldığı yüzde 30 oyun 19 puan önüne geçen Ekrem İmamoğlu ile birlikte CHP için aynısını söyleyemeyiz.
***
2010 yılından beri girdiği tüm seçimleri kaybetmesine rağmen partideki iktidarını koruyan Kılıçdaroğlu elbette durumun farkındandır. Zira çok az siyasinin koltuk koruma refleksi bürokrat kökenli olan Kemal Bey kadar gelişkindir.
Ama merak konumuz Kemal Beyin 2023 yaklaştıkça atacağı adımlar değil elbette.
Çünkü bir dönem kendi yerine yarışa sokup ardından da iyi oy almasına rağmen
üyelik dahil partiyle tüm bağlarını kestiği Muharrem İnce'den deneyimliyiz.
Yarın bir gün çıkar İmamoğlu için de Muharrem Bey için söylediği gibi "
kendisinden daha iyi bir sonuç bekliyorduk, beceremedi" falan deyiverir. İstanbul'da İmamoğlu'na HDP'den ve İyi Parti'den gelen oyları "
emanet" ilan edebilir.
Hatta kimi Kemalistler gibi, İmamoğlu'nu "okyanus ötesi bir proje" olarak ilan etmesi bile ihtimal dahilindedir.
Ben asıl CHP içi iktidar mücadelesinde İmamoğlu'nun ne gibi hamleleri olacağını merak ediyorum.
Muharrem İnce gibi partide kızağa çekilen arkadaşlarıyla birlikte sessiz sedasız kalmayacağı kesin.
Tabii bunun için önce,
kendisini pohpohlayanların gazına gelmeden
zoraki
gülümsemesini terk
etmeden yoluna devam etmesi şart.
Çünkü bugünlerde "
uhuletli ve suhuletli ağır abi" pozlarında takılan
Kemal Bey ipleri eline almak için
bir
üst perdeye geçmek zorunda hissedecek.
Bakalım bu sinir savaşında
ilk kim patlayıp kaybedecek?