Seçmenin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan beklentisi öylesine yükselmiş ki, 16 yıldır iktidarda olan partisinin 31 Mart'ta en yakın rakibine neredeyse iki kat fark atmasına bile tam sevinemiyor.
Bunun nedeniyse hepimizin malumu... AK Parti'nin İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanlıklarında aldığı oyun, Türkiye genelinde aldığıyla orantılı olmaması...
İtirazları değerlendiren YSK'nın açıkladığı geçici sonuçlara göre CHP'li adayların İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanlıklarını alması.
Her iki kentin belediye meclisinde de AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın çoğunluğu olsa da seçmen psikolojik olarak öne çıkan sonuç üzerinden değerlendirme yapıyor.
CHP'li seçmenin ruh halini tarif eden kelimeyse sanırım heyecan. 25 yıldır rakip partinin yönettiği iki büyük kentin yönetimini almaya hiç olmadığı kadar yakın olmanın telaşı. Bu yüzden, anayasaya göre seçim sürecine dahil olan itiraz mekanizmalarına bile tepki gösteriyorlar.
Her iki kesimden seçmenin ortak hissi ise sanırım "kaygı."
"Hakkımızı yiyeyecekler"le, "Hakkımızı vermeyecekler" arasında gidip gelen ve sonunda "Birbirimizi yerken birilerine yem olmayalım da"temennisiyle sonuçlanan bir hissiyat.
***
"Bu ülkede
FETÖ'cü 15 Temmuz darbesine bile alkış tutan CHP'liler, halkı ezenlere kadeh kaldıran belediye başkanları var,
ortak kaygı hikaye" demeyin.
Doğrudur varlar, her gün de söylüyoruz.
Ama tüm farklılıklara rağmen bugün bir arada yaşama başarımızı gösterebiliyorsak
bu yurtsever müşterek hâlâ yaygın olduğu içindir.
Kaldı ki,
ince ayarların kralı seçmen
istatistiksel olarak da bu tavrını ortaya koydu.
PKK destekli siyaseti kalelerinde sandığa gömerek, elmayla armudu ayırdığını gösterdi. Suriye'nin kuzeyinde ABD desteğiyle kurulmaya çalışılan terör devletini
birincil tehdit olarak algıladığını ortaya koydu.
Her seçimde partisinin birkaç adım önünde olan Erdoğan'ın temsil ettiği
"Türkiye liderliğinin" an ekseni olan Bağımsız
Türkiye perspektifini oy çokluğuyla yine onayladı.
***
Aramızda hâlâ kafası karışık olanlarımız varsa
HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli'nin dün epeyce konuşulan Kızıltepe'deki konuşmasına bir göz atsınlar.
İcazeti bizzat, ABD tarafından Venezuela'ya geçici başkan atanan muhalif lider
Guaido'ya imrenerek gün sayan Demirtaş'tan alan Temelli şunları söylüyor:
"Bu topraklar vaat edilmiş topraklardır. Musa bütün ömrünü bu toprakları arayarak geçirdi. Geldiler bu toprakları da kuruttular."
Temelli belli ki CHP ve İYİ Parti listelerinden
girmeyi bekledikleri İstanbul ve Ankara belediyelerinin hayaliyle içmeden sarhoş olmuş.
Ne münasebet solcu aklım
partiye geldiğim dün gibi başımda diyorsa,
o zaman anlatsa da öğrensek?
Vaat edeniniz ABD,
Musa'nız Abdullah Öcalan, gelip "vaat edidilmiş
toraklarınızı" kurutan da bizler
miyiz?
Biliyorsunuz değil mi, saçmalamıyorlar?