31 Mart seçimleri de geride kaldı.
Şu saat itibariyle seçim sonuçlarının en önemli göstergesi olan İstanbul'da AK Parti kazanmış durumda. Binali Yıldırım gibi deneyimli bir ismin kente kazandıracakları düşünülünce daha yüksek bir farkı hakkettiğiyse ortada.
CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun aldığı oy ise siyasi kariyerine dair ancak üç beş yıl öncesiyle ilgili bilgi sahibi olduğumuz bir aday için çok bile! Kuşkusuz bu sonuç ülke genelinde olmasa da, CHP içi iktidar mücadelesinde önemli bir tartışmanın kıvılcımını ateşleyeceğe benziyor.
Ankara'da ise hâlâ kıyasıya bir yarış sürüyor. Millet İttifakı'nın adayı Mansur Yavaş, rakibi Mehmet Özhaseki'nin burun farkıyla önünde görünüyor. Burada da anket firmalarının çuvalladığını söyleyebiliriz. Zira en "pozitif" anketlerde bile Özhaseki çok da daha gerilerde görünüyordu.
Diğer illerin tamamında ise AK Parti ve MHP'nin oluşturduğu Cumhur İttifak'nın ezici çoğunluğu elde ettiğini gösteriyor.
Bu sonuçların ne gibi siyasi yansımalara işaret ettiğine gelince:
Seçmen 16 yıldır iktidarda olan bir partiyi yine sandıktan birinci çıkartarak neye önem verdiğini bir kez daha gösterdi.
Dahası, çok açık bir şekilde "ne pahasına olursa olsun ittifaklara" prim vermeyeceğini ortaya koydu. 24 Haziran'daki görece rüzgârını kaybederek bir köpük partisi olduğunu gösteren Meral Akşener'in İYI Parti'si bu duruma bir örnek.
Genel Merkez iradesini Kandil'e teslim eden HDP'nin Kürt seçmenden yediği tokat da kayda değer. Zira seçmen HDP'nin kalesi denilen pek çok doğu ve güneydoğu ilinde tehdit yollu talimatları elinin tersiyle itti. AK Parti pek çok kentte ciddi şekilde sıçrama yaptı.
Saadet Partisi ise bu süreçte en kıvrak hamleleri yaparak kimi yerde HDP'nin, kimi yerde ise CHP ve İYI Parti'nin kendisine açtığı alanı iyi kullandı. Ödenen bedelin neye değdiği ise şüphesiz tartışılmaya devam edecek.
Partilerin ve adayların performansına gelince...
Güne iki miting sığdıran Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dışında etkili bir kampanya örgütleyen kimseyi görmediğimiz için söylenecek çok fazla şey yok. Tüm yük yine tek başına onun omuzlarındaydı.
Tabii ki kayda değer bir istisna olarak, Ağrı'da müthiş bir seçim kapanyası yapan ve çalışkanlığının karşılığını da sandıkta alan Savcı Sayan'ı unutmak olmaz. Bence 31 Mart'ın tüm adayları Sayan'ın pratiğini incelemeliler.
Umarım bu sonuçlar Türkiye için hayırlı olur.
Bu umduğumuzu besleyen, Türkiye'nin 4,5 yıllık seçimsiz bir sürece giriyor olması.
Çünkü hepimizin soluklanacağı ve Türkiye'nin uluslararası rekabet için güç toplayacağı bu sürece gerçekten ihtiyacımız var.