'Sarıgül oyları böler mi?' sorusunu 'O detaya girmek istemiyorum', 'Bucak için yeni değerlendirme olur mu?' sorusunu 'O kadar detaya giremiyorum' diye yanıtlayan Kemal Kılıçdaroğlu, DSP ile ittifak için de 'Arkadaşlar görüştü, fazla detaya girmek istemiyorum' dedi."(Sputnik)
Kemal Bey haksız mı şimdi? Türkiye'nin önünde onca hayati dış politika gündemi varken bizleri detaya boğmasının memlekete ne faydası var değil mi?
Akdeniz kazan gibi kaynıyor mesela. Rusların, Esad rejimi aracılığıyla indiği sıcak denizde Yunanistan, Fransa, Çin, İsrail, Mısır ve tabii ki ABD cirit atıyor.
Yalnızca donanmalar değil, büyük uluslararası şirketlerin ve devletlerin petrol ve doğalgaz arama gemileri de zamanında Akdeniz'de.

*** Dün, iç politikayı detay gören Kemal Bey'in partisi bu mevzularda esasa girmiş mi diye şöyle bir baktım.
Önüme Kemal Bey'in Tarsus ziyaretinde "Güneydoğu'nun incisi" diye bahsettiği (Milliyet) Mersin'in CHP'li vekili Ali Mahir Başarır'ın bir girişimi düştü.
Düşmez olaydı!
Zira mebusumuz, dünyanın öbür ucundan gelen süper güçlerin, zamanında bir "Türk gölü" olan yanı başımızdaki denizde gözdağı kabilinden tatbikatlar yaptığı bir dönemde müstemleke memuru gibi konuşuyordu.
Kendisine bakacak olursak Türkiye'nin Akdeniz'de bulunma çabaları hep masraf! Boşuna yani, detay... O halde tüm girişimlerimize acilen son vermeliymişiz! ***

Bereket Atatürk, bugün kendisinin devamı olduğunu söyleyen CHP'nin vekillerin kafasında değilmiş. Kurtuluş Savaşı'nın en hayati notasında, "Ordunuz ilk hedefiniz Akdeniz, ileri" diyerek Türkiye'nin "sınırlarına" işaret etmiş.
Seçmen belediye seçimlerini beka sorunu mu yoksa "detay" olarak mı gördüğünü sandıkta gösterecek. Ancak böyle bir muhalefet partisinin varlığının Türkiye'nin bekasına zerre kadar faydası olmadığının tartışılacak yanı yok.

***

ŞU ABD DE OLMASA UYGUR TÜRKLERİ'NİN HALİ NİCE OLURDU?

Geçen pazar bu köşede Türkiye ve Çin münasebetleri ne zaman rayına otursa ABD'den önce içeride hoplayanlardan söz etmiştim.
Bildiğiniz üzere son olarak Soçi zirvesi öncesi Uygurlu bir ozanın Çin devleti tarafından işkence edilerek öldürüldüğü yalanını Twitter'da dolaşıma sürmüşlerdi. Ne yazık ki provokasyon tutmuş, öyle ki, Dış İşlerimiz bu iddiayı Çin'e sormak zorunda kalmıştı.
Ardından öldürüldü denen Abdürehim Heyit isimli ozanın bizzat kendisi bir video yayınlayıp iddiaları yalanlamıştı!
Anlaşılan o ki, Türkiye'nin Çin'le ticari ve teknolojik işbirliğine gitme hamlelerinden rahatsız olan ABD işe el koymuş... Yüzüne "İslamcı" ya "Türkçü" maskesi taktığı tipler provokasyonu ellerine yüzlerine bulaştırınca açıktan devreye girme ihtiyacı duymuş.
Öyle ki dün Türkiye'deki büyükelçiliklerinin (Us Embaasy Turkey) resmi Twitter hesabında Çin'in Uygurlular üzerindeki baskılarını protesto ediyorlardı.
Niye Çin büyükelçiliklerinin hesabından değil de Türkiye üzerinden böyle bir hassasiyet gösterdiklerinin yorumunu size bırakıyorum.
Bu arada merak edenleriniz için ABD'nin Çin'deki misyonunun Twitter hesabında iki ülke ekonomik ilişkilerinin ne kadar iyi olduğundan başka hiçbir tweet yok.