Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Hürriyet’in gülleri

Hürriyet gazetesi İstanbul'daki billboardlara reklam vermiş. Gazete yazarlarının resimlerinin yer aldığı afişte "Türkiye gibi çok renkli, çok sesli" yazıyor.
Bu klişeler artık okuru ne kadar heyecanlandırıyor, bilemiyorum.
Ancak, medyanın özellikle yazılı basının teknoloji karşısında zor günler geçirdiği, "şaşırtma" özelliğini yitirdiği bu süreçte sektördeki herkesin bir arayış içinde olduğu açık.
Umarım bu tartışmaların sonucunda gazetecilik yaratıcı perspektifler kazanır, masa başından tekrar sokağa iner.
Yani işimiz hiç kolay değil... Okurun beklentilerine ve gelmekte olanın koşullarına göre tarzımızı cesurca sorgulamak zorundayız.
Bugünlerde kimi meslektaşlarımızın derdiyse çok farklı...
Onların meselesi mevcut olana bir süre daha asılı kalmak sadece. Bunun için de 180 derecelik sert siyasi manevralar yapıyorlar. Asfalt ağlıyor!
Aydın Doğan grubu Demirörenler'e sattıktan sonra Hürriyet'in gülleri Edi'yle Büdü'nün attığı driftleri görmüyor musunuz?
Düne kadar en sıkı muhalif olan bu "yetenekli Bay Ripley"lerin ağzına düşmemek için hükümete eleştiri yapmaya çekinir hale geldik. Maşallah kahramanlar adeta birer "hakkaniyet bekçisi." Arada zevahiri kurtarmak için sade suya tirit konularda eleştiriler yapsalar da iktidarın hakkını asla yedirmiyorlar!
Yalnız değiller elbette... Mahallerindeki "dost" sohbetlerinde adını duyunca burun kıvırdıkları siyasilerle yüz yüze gelince samimiyeti, iltifatı abartanları da unutmamalı.
Bu zavallı halleri gördükçe, aklıma, Tayyip Erdoğan'a verdiği siyasi desteği evirip çevirmeden, gizlemeden, gocunmadan ifade eden Ahmet Kekeç'in bir sözü geliyor:
"Bunca yıllık yandaşım böylesini görmedim!"
Çok gülüyorum Ahmet abi.

***

Venezuela'da fikirlerim değişti mi?
Biliyorsunuz, tüm dünyanın gözlerinin çevrildiği Venezuela'da olan biteni yerinde gözlemlemek için bir haftalığına bölgeye gittim. Sabah için Maduro cephesinin yanı sıra muhaliflere de mikrofon uzattım. Sokağın havasını soludum.
Evet, Venezuela'ya giderken Maduro'nun tarafındaydım. Bu tavrımda eski Başkan Chavez'e etkisi olduğunu da inkâr edemem.
Ancak ülkede gördüklerim, öğrendiklerim fikirlerimi değiştirdi.
Örneğin, kuşkusuz ABD baskısı yanlıştı ama bu Maduro'nun da becerikli ve yeterli bir yönetici olduğunu göstermiyordu.
Tüm muhalifleri de ABD güdümlü diyerek bir potada değerlendirmek mümkün değildi.
Dolayısıyla aralarında meşruiyet, deneyim, karizmatik liderlik gibi pek çok alanda ciddi farklar olan Erdoğan'la Moduro'nun karşılaştırılmasının Türkiye'ye haksızlık olduğunu yazdım.
Kimileri buna şaşırıyor.
Hemen söyleyeyim, ben de onlara. Acaba ne bekliyorlardı? Kendileri gibi gözlerime değil ezberlerime inanmamı mı?
Gazetecilikten ne anladıklarını gerçekten çok merak ediyorum?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA