16 saat süren uzun bir uçak yolculuğundan sonra nihayet Venezuela'nın başkenti Caracas'a indik.
Burada olup bitenlere dair daha fazla ayrıntıyı önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağım.
Ancak daha şimdiden şahit olduklarım burada işlerin pek de yolunda gitmediğini gösteriyor. Zira gazeteci olduğumuzu söyleyince mihmandarlık hizmeti isteyip istemediğimizi soran tipler pek iç açıcı şeyler teklif etmiyorlar.
"Silahlı koruma isterseniz 70 $ daha extra ödemeniz gerekiyor" falan… Peki, ne oldu da Venezuela'da işler böylesine sarpa sardı?
Uzun uçak yolculuğumuz boyunca, Havana'da indirdiğimiz "solcu hacı adaylarımız" da aynı soruyu tartışıp durdular.
Gözlerimizin önünde yaşananları bir hatırlayalım.
***
Efsanevi lider
Hugo Chavez döneminde altın günlerini yaşadı. Ülkedeki doğal kaynakları kamulaştırdığı ve yabancı şirketleri kovduğu için
ABD'nin hedefi olan "karizmatik lider" pek çok darbe girişimine maruz kaldı.
Ancak yoksul ve dar gelirli kesimler başta olmak üzere arkasında yoğun bir halk desteği vardı. Ve Chavez her defasında ABD destekli muhalefetin ve medyanın alkış tuttuğu darbecileri kışlalarına postaladı.
Chavez'in ölümünün ardından iş başına gelen Nikolas Maduro da halkçı politikalara devam etti.
Ancak Chavez'in şansı olan
petrol fiyatlarındaki artış, 2014 yılından itibaren durdu, hatta inişe geçti. Bu durum, dünyanın en büyük petrol rezervlerinin gelirine dayanarak Venezuela'da hayata geçirilen sosyal politikaların sekteye uğraması anlamına geliyordu.
Ülkedeki sömürü mekanizmasına çomak sokan Bolivarcı yönetimlere karşı hiçbir fırsatı kaçırmayan ABD daha da fazla gaza yüklendi.
Halkın oylarıyla seçilen Bolivarcı yönetime karşı açık darbe tehditlerini yoğunlaştırdı. Fiili ambargoyu sıklaştırdı.
Venezuela'ya yatırım yapacak yabancıları tehdide başladı. Hükümet artan fiyatlar karşısında maaşlara zam yaptıkça, marketler de etiketleri yenilediler.
Bu sistematik operasyon karşısında taş olsa çatlardı. Sonunda ülkenin parası pul oldu. İnsanlar daha değerli bir meta diye, banknotlardan çanta yapıp satıyorlar!
***
Doğrudur, mevcut başkan Maduro bu süreci Chavez kadar ustalıkla yönetememiş ve hatalar yapmış olabilir.
Ancak Venezuela'da milyonlarca insanın ülkeden göç etmesine neden ekonomik felaketi konuşurken yukarıda kabataslak anlattığımız darbe mekaniğinin yanında bunun lafı bile olmaz.
Oturdukları yerden ahkâm kesen basındaki genç siyasal İslamcılara, yandaşlığın kitabını yazmış danışman artıklarına bakmayın siz. Ya da Maduro'yu otobüs şoförlüğünden geldiği için küçümseyen Dinç Bilgin'in eski makam şoförünün oğluna… Onlar "Maduro'nun hiç mi suçu" yok derken, akıllarınca Erdoğan'a ve
Türkiye'ye yönelik benzer hamlelerin meşru olacağını anlatmaya çalışıyor.
Yemediği için yine sinsilik yapıyorlar.
Ama adları farklı olsa da iplerini salan okyanus ötesi olduğu için hep uygun adım yürüyorlar.
Paytak yürüyüşlerinden tanıyoruz.
