Yalnızca Türkiye'nin geleceğinden bahsetmiyorum. Tüm dünya muazzam bir hızla kabuk değiştiriyor.
İkinci Dünya Savaşı'yla bitmeyen Birinci Paylaşım Savaşı'nın üçüncü cephesi kazılıyor!
İleride, birebir şahit olduğumuz bu günlerin, yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu illa ki daha iyi anlayacağız. Ama olağan akıştaki sıçramalar bugünden hissedilmeyecek gibi değil.
Tüm devletler sallanıp dengelenme sürecinde güçlü olmak, içeriden çelme yememek için, yüzlerini daha çok evlerine çeviriyorlar.
İzolasyon hızla kabul gören bir perspektif olarak ülkeler arasında yayılıyor...
Herkes, tabii ki imkân yaratabilenler, savunma sanayiinde dışa bağımlılığı azaltmaya odaklanmış durumda.
Ticaret savaşıyla yeniden yükselen gümrük duvarlarını, her ülkede bir benzerine rastlanan Meksika duvarları izliyor...
Altın rezervlerini arttırmaya yönelen devletler, "yerliye" yükleniyor. Yabancı düşmanlığı, seyahat kısıtlamaları artıyor.
İkinci Dünya Savaşı sonrası nizamda kabul görmüş evrensel insan hakları, siyasi meşruiyet ilkeleri vs. birer birer askıya alınıyor.
***
Bu
küresel fırtınadan en az zararla çıkmak için içeride sıkı durmak kuşkusuz önemli. Daha şimdiden, ilk dalgada alabora olan ve dünya piyasasından silinen Suriye'nin durumu ortada.
Dolayısıyla devletlerin
daha fazlasını yapmaya ihtiyaçları var. Çünkü bu
fırtına dindiğinde ayakta kalanların girişeceği pay alma kavgası, şüphesiz ki
en şiddetlisi olacak!
Bu yüzden
küresel kriz noktalarında etkin olmak,
aktörlük iddiasındaki devletlerin birincil görevi. Çünkü
ilk kıvılcımlar buralardan birinde alev
alacak.
***
Gelelim Türkiye'ye... Meselemize.
Enerji ve geçiş coğrafyası olan
bölgesindeki krizde etkin rol oynayan Türkiye,
Latin Amerika'ya sıçrayan kıvılcımı da kontrolsüz bırakmadı.
ABD'nin, uluslararası hukuku görülmemiş biçimde çiğneyerek
Venezuela'ya geçici başkan ataması karşısında,
küresel bir güce yakışır şekilde devreye girdi... Rusya ve Çin gibi ülkelerden önce inisiyatif aldı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, tüm devletlerin
şaşkınlıkla izlediği, AB gibi, tavır netleştirmekte zorlandığı bir süreçte,
dünya barışını korumaya yönelik sağduyunun ilk temsilcisi oldu.
Savaşın işaret fişeği Soros'un kafasını çıkarttığı, danışmanı Stone'u FBI'ya kaptıran ABD Başkanı Trump'ın askeri müdahale sinyali verdiği Venezuela
"beklenilen" olabilir...
Daha önce Balkanlar'dan ve Avrupa'dan alev alan dünya, bu kez de
Latin bacağından tutuşabilir.
Yazıyı okuduğunuz saatlerde ben
Venezuela uçağında olacağım. Önümüzdeki birkaç gün boyunca, tüm dünyanın gözlerinin çevrildiği bölgeden en sıcak gelişmeleri
Sabah'tan takip edebilirsiniz.