"Dünya düzdür"cüler bu konuda ne düşünüyorlar bilmiyorum ama 2019'a ilk giren yer Kribati Adası olmuş... Büyük Okyanus'ta bulunan ve 'Christmas Adası' olarak da bilinen bir ada.
Oldum olası "Yılbaşı curcunasına" pek dahil olamayan biri olarak yeni yıla son giren insan da benim sanırım...
Yaklaşık olarak, dün akşam saat beşte markette alışveriş yaptıktan sonra kasaya geldiğimde gerçek anlamda yeni yılın ilk gününde olduğumuzu hissettim.
Her zamanki gibi, naylon poşetleri elime alıp satın aldığım ürünleri doldurmaya başlamıştım. Poşetleri üçer beşer elime alıp ezilecek ürünleri, deterjanları falan ayrı poşete koyduğumu gören kasiyer uyarma ihtiyacı duydu:
"Tanesi 30 kuruş Melih Bey! Haberiniz olsun."
Naylon poşetlerle ilgili yasal düzenlemenin 1 Ocak 2019'da devreye gireceğini biliyordum elbette.
Hatta plastik istilası altındaki doğanın korunması için atılan bu adımı destekliyordum da.
Ancak, kasiyerin uyarısının ardından faturamda "KASA POŞETİ BÜYÜK/ KDV %18 / 0,30 TL" kalemini görünce fikrim biraz değişti.
Öyle ya çöpe atacağım bir ürüne niye para ödüyordum ki? Ayrıca, niçin, maliyeti düşen satıcı değil de ben?
Çözüm olarak aklıma gelense, marketlerin naylon poşet yerine geri dönüşümlü, sonra da kullanılabilecek bez çantalar ya da fileler falan satmaları.
Böylece bizler hem kendimiz daha hissetmiş oluruz... Hem de halk dilinde adı "laylon"a çıkan bu " faydasız olduğu kadar zararlı da olan ürünleri tamamen hayatımızdan çıkartmış oluruz.
Aslında gündemdeki başka "laylon" konulara daha çok yer ayıracaktım ama kasa sırasındaki teyzelerin naylon poşetlere bakışları yüreğimi burktu.
Daha önce marketten fazla fazla evde çöp poşeti yaptıkları naylonlara o kadar hüzünlü bakıyorlardı ki, dayanamadım.
***
Gelelim ikinci "laylon" mevzumuza
İkinci "laylon" gündemimiz de yılbaşı gecesi Türkiye saatiyle tam vaktinde dolaşıma sokuldu.
O gece tweet atmak için açıldığı anlaşılan bir Twitter hesabından piyasaya sürülen görüntüler Taksim Meydanı'ndandı.
Bir grup, açtıkları Suriye bayrağı altında "Suriye" diye tezahürat yaparken görülüyordu.
Videoyu çeken "iyi bir partili", görüntülerin üzerine son söz olarak "Bizi bu hale getirenlerin Allah bin belasını versin" diye bedduasını eklemeyi de ihmal etmemişti.
Geceden gündüze tepindiler üzerinde... "Suriyeliler defolsun" diye!
İşin ilginci ise bu ırkçı kıvılcıma benzin dökenler yine, bir zamanlar o meydanda, Taksim'de PKK bayraklarının açılmasına ses çıkartmayanlar, hatta alkış tutanlardı.
Karar sizin, hangi mevzu daha "laylon?"