Piyasadaki dengeleri bozan çoğu zaman, doların yükseliş oranından çok, değişimin kısa sürede olması.
Zira vatandaş, satın alacağı ya da satacağı bir ürünün fiyatının dövizdeki hareketlilikten ötürü kısa sürede değişeceğini bilerek "normal hareket" edemez...
İthalat, ihracat yapan işadamı sözleşme yapamaz, önünü görmeyen müteşebbis adam atamaz...
Sonuçta da hareketlilik azalır, ekonomi daralır, büyüme yavaşlar, enflasyon ve işsizlik artar.
***
Bir süredir
Türkiye'nin gündemi de döviz kurlarındaki ani hareketlilik.
Ülkenin ekonomi yönetimi dün de bu konuda birtakım tedbirler açıkladı.
Kabinenin en ağır yüklerinden birini üstlenen Hazine ve Maliye Bakanı Berat
Albayrak'ın kamuoyuna duyurduğu pakette
tasarruf önlemleri öne çıkıyor.
İktidarın,
sorunun tahliline ve
çözümüne dair,
perspektifleri farklı olan tüm
piyasa aktörlerinin üzerinde
uzlaştığı "ortak akla"
göre hareket etmesi umut verici. Bu
hamlenin ardından, bir gece önce 7
TL sınırlarını zorlayan doların 6.50'ye
çekilmesi de piyasaların tavrını yansıtması
açısından kayda değer.
***
Evet, önümüzdeki günlerde doların
kaçta sabitleneceğini ekonomi kâhinleri tahmin etsin...
Bize lazım olan, doların
er ya da geç stabilize olacağı süreçte hayatımızı
nasıl
idame ettireceğimiz üzerine
kafa yormak...
Gerçekçi bir şekilde tabloya bakarak, elimizdeki verilerle "
durumumuzun" resmini çekmek...
Çünkü
sorumluluğun büyüğü iktidarda olsa da alıcısıyla satıcısıyla
vatandaşlar olarak bizlerin,
kendimiz için omuzlamak zorunda
olduğumuz
yük hiç de
hafif değil.
Ve son tahlilde herkes kendi yükünü taşımak zorunda.
Mesela, ücretliysek, şov peşinde koşmadan,
ayağımızı açıkta bırakmayan yorganın yerlisine sarılmak... Yapabiliyorsak, tasarrufu bir tık artırmak...
İşverensek,
işçiyi kriz anında gözden çıkartılacak ilk maliyet
kalemi olarak görmek yerine "yeni
durumun" gerekliliğine göre bir yapılanmaya
gitmek... "
Bindiği dalı da
altın yumurtlayan tavuğu" da kesmemek...
Üretimi artırmak, büyüme fırsatlarını cesurca takip etmek.
Kimse için değil,
önce kendimiz için... Herkes için "iyi olanın"
yolu da zaten bu bakış açısından
geçmiyor mu?