Dün Genel Merkez'den gelen bir haber, CHP'deki koltuk kavgasının geldiği seviyeyi çok iyi özetliyordu.
Ajanslara düşen habere göre, CHP'de 24 yıldır lider fotoğrafçılığı yapan ve Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında çalışan fotoğrafçının işine son verilmişti.
Kovulan Ziya Köseoğlu isimli fotoğrafçı, İnce'nin fotoğraflarını kötü çektiğinden mi yoksa tam tersine iyi çektiği için mi kovuldu, bilemiyoruz.
Çünkü bir açıklama yapılmadı.
Ancak Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı adayları Ekmeleddin İhsanoğlu'na yolladığı anonsçusunu bile İnce'den esirgediğini düşünürsek sorunun cevabı belli.
Tasfiye operasyonunu İnce'yi meçhule yollayarak başlatan Kemal Bey, fotoğrafçısına kadar partide Muharrem Beye "temas eden" kim varsa kılıçtan geçirecek!
Aranızda aklından "adam soyadıyla müsemma işte canım" diye geçirenler vardır şimdi. Doğrudur, sülale adlarımızın bir şeylere işaret ettiğine ben de inanırım. Ancak Kemal beyin durumu biraz farklı.
Zira gerçek soyadı "Karabulut" olan Kemal bey, Kılıçdaroğlu ismini sonradan aldı. Sanırım ailecek daha havalı olacağını, büyük göstereceğini ya da en azından "Karabulut"tan daha iç açıcı olacağını düşünmüş olmalılar.
Kemal bey ise, bu değişikliğe dair yaptığı açıklamada daha manidar noktaların altını çiziyor:
"Çocukken başta Malkoçoğlu olmak üzere çizgi romanları da çok severdim" (Habertürk TV, 24 Haziran 2016/Akılda Kalanlar).
Evet, kader... Bugünlerde CHP'nin üzerinde dolanan karabulutlar da...
***
SAĞDAN SOLDAN YOBAZLAR
DÜN, 2 Temmuz Sivas Katliamı'ndan yalnızca üç gün sonra PKK tarafından gerçekleştirilen Başbağlar Katliamı'nın yıldönümüydü...
Madımak Oteli'nde 37, Başbağlar köyünde ise 33 canımızı kaybettik.
Olaylarda tetikçiler yüzlerine farklı maskeler taksa da, her iki katliamın azmettiricisi de aynıydı... Bu kez de "bir sağdan bir soldan" taktiğine başvurmuştu, o kadar.
Acı olan, bu gerçeğe rağmen 25 yıldır sağdan soldan yobazların çabalarıyla ayrı faillere lanet okuyoruz.
Birbirimizin katili değil, "ayrı mahallelerin" mağdurları olduğumuzu göremiyoruz, düşmanımızı koruyoruz.
***
HABERTÜRK DE NEREDEN ÇIKTI ŞİMDİ?
SEÇİMDEN sonra, satmadığı halde sponsorlarca ayakta tutulan pek çok operasyon gazetesinin kapanacağını tahmin ediyorduk.
Ancak hepsinden önce HaberTürk'ün kapatılacağını duyunca hem şaşırdım, hem de meslektaşlarım için üzüldüm.
Biliyorum, gazete HaberTürk'ten hiç olmazsa televizyonu kadar parlak olması bekleniyordu. Ancak Turgay Ciner'in taşıyamayacağı kadar bir yük de değildi gazete.
Evet, bir kez daha anlıyoruz ki medya patronluğu biraz değil epeyce "gönül işiymiş."