Koşan birini görünce yoruluyor musunuz?
Cevabınız "evet"se hemen bir doktora görünmelisiniz. Ama bir kardiyologa değil psikiyatra.
Zira aşırı "empatik" bir insan olsanız bile işi bu seviyeye vardırmanız kesinlikle daha ciddi bir soruna işaret ediyordur. Yani kalbinizin hop oturup hop kalkmasının, daralmasının nedeni kendisi değil sizsinizdir!
Ama Türkiye'de siyasetçiyseniz hele bir de bu işi CHP'de yapıyorsanız o başka!
O zaman bu panik atak haliniz normal karşılanır ya da vaka-i adiyeden sayılır.
Hatırlıyorum da, Tayyip Erdoğan'dan 16 yaş büyük olan zamanın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hep rakibinin "çok yorulduğundan" yakınırdı.
2007'de Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adayı olacağına dair iddialara karşı Meclis kürsüsünden "olma, olma olma..." diye haykırışı hala kulaklarımızdadır. (Bu arada kendisine acil şifalar dilerim.)
Erdoğan'dan 6 yaş büyük olan Kemal Kılıçdaroğlu da rakibinin yerine yorulan CHP'lilerdendi. O da icraatlarıyla seçmeni etkileyerek her seçimde kendisini yenen rakibine sık sık durma, kenara çekilme çağrısı yapardı. Kemal Bey'den di'li geçmiş zamanda bahsetmem yanlış anlaşılmasın. Zira, son günlerde Muharrem Bey'den kendisine pek sıra gelmiyor, ne dediğini duyamıyoruz, o konu bakımdan...
***
İnce demişken... Bahsettiğim diğer CHP'lilerin aksine
Tayyip Erdoğan'dan 10 yaş küçük olmasına karşın, Muharrem Bey de Erdoğan'a
bakıp yorulanlardan.
Hatta en çok yorulan o. Öyle ki,
fiziğiyle gündeme gelmeye çalışan bir siyasi olmasına karşın kampanyasını "yorulma"
üzerine yürütüyor... Miting kürsülerinden,
televizyonlardan, sosyal medyadan,
bu sefer de dev projelerle seçmeninden
oy isteyen rakibi Erdoğan'a
"Yoruldun, yapma bırak artık" diye sesleniyor. Ardından da ekliyor:
"Bana sadece iki yıl yeter."
Ne için olacak, Cumhurbaşkanlığında
yan gelip,
16 yılda terleyerek yapılanları
yıkmak, durdurmak için.
***
Siyasiler işte demeyin.
Siyasetçi var siyasetçi var. Bir yanda
koşarken bile rakiplerini yoran diğer yanda da daha "icraat" deyince yorulan....
Tıpkı dünyaca ünlü
kalp doktoru Mehmet Öz'e mal edilen o meşhur fıkrada
anlatıldığı gibi...
Arabası bozulan Dr. Öz bir tamirhaneye girer.
Motor ustası kaputu açıp Öz'e döner ve şöyle söyler:
- Size bir şey soracağım.
Nerede ise ben ve siz aynı işleri yapıyoruz.
Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım. Söylesenize
nasıl oluyor da siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben
meteliğe kurşun atıyorum?
Mehmet Öz'ün cevabı kısa olur:
- Bunların hepsini
motor çalışıyorken yapmayı denesene!
Siz söyleyin, bir yandan
bolca oy aldığı başarılı siyasi koşusuna devam
ederken öte yandan Türkiye'ye katan,
onu ayakta tutanla,
kenardan söylenmesi yetmiyormuş gibi,
çelme takmaya kalkan ve düşen hiç bir olur mu?