CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu'nun 8 yılda yaptığı kariyerini geçmiş durumda. Zira adaylığını açıkladığı günden beri başkalarının ve bizzat kendisinin yalanladığı açıklamalarına yetişmek imkânsız.
"Aradılar" dediği "Amerikalıların" kim olduğunu hâlâ açıklamayadı... İnce'nin "yemekte konuştuk" dediği AB Büyükelçileri de kendisini açıkça yalanladılar.
İnce'nin son skandalının konusuysa, rakibi Tayyip Erdoğan hakkındaki şu iddiası:
"Değerli hemşehrim Erdoğan. 2001'de Pensilvanya'ya gidip icazet aldığınızı bana söyleyen kişi, beraber gittiğiniz kişi. O aradı beni. 'Beraber gittik' dedi. Allah'ın izni, milletin isteğiyle 24 Haziran'da cumhurbaşkanı olduğumda o arkadaş da rahata ereceği için adını vereceğim. Çok merak ediyorsan biraz düşün şu an kimle aran bozuk. Sen zaten çıkarırsın kim olduğunu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İnce'ye cevabı ise net ve çok ağır oldu:
"Eğer bunu ispat etmezse Muharrem İnce namerttir. Ben bu tür şeylerde konuştum mu ağır konuşurum. Ben mademki Pensilvanya'ya gittim, kiminle gittim bunu ispat etmesi lazım. Öyle hayal meyal şeyler istemem. Çıkıp bunu açıklayacak, açıklamazsa namerttir. Veyahut da çekilip gitsin. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir."
***
Muharrem İnce Kırşehir mitinginde konuyu tekrar açmak zorunda kaldı.
Ancak herkes İnce'nin "
kendisine telefon edip Erdoğan'la Pensilvanya'ya gittiğini söyleyen kişiden" bahsedeceğini düşünürken o elinde bir kitap sallıyordu... TRT eski Haber Dairesi Başkanı
Nasuhi Güngör'ün 18 yıl önce yazdığı "Yenilikçi Hareket" isimli bir kitap...
İnce söz konusu kitaptan şu satırı okudu: "Erdoğan 2000 yılı mayıs ayında ABD'ye yaptığı gezide uzun süre orada yaşayan
Fetullah Gülen'le de bir araya geldi."
Evet,
yazarının bile "Bu iddialar ne yazık ki somut herhangi bir bilgiye ve belgeye değil,
tamamen bazı dedikodulara dayanmaktadır. Zaten kitapta da buna dair hiçbir bilgi ya da belgeye atıf yoktur" dediği kitaptan bir satır!
***
Anlaşılan o ki, Erdoğan'ın sert çıkışı ve gelen tepkiler üzerine
nihayet ağzından çıkanı duyan ve
aday olduğu makamın ciddiyetini anlayan İnce, işi seçim sonrasına erteleyemeyeceğini gördü...
"Birileri" de bol keseden atıp daha sonra işin ciddiyetini kavrayan İnce'nin önüne,
piyasada yüzlerce örneğine rastlayacağınız bu kitabı koydu.
Ama olmadı... Zira İnce'nin kameralar önünde, Türkiye Cumhurbaşkanıyla ilgili yüksek perdeden söylediği yukarıdaki sözler de ortada... Seçmenle dalga geçercesine gösterdiği "
delilinin"
ciddiyeti de...
Bence şu saatten sonra İnce'nin yapabileceği tek şey var... Bu sonuncusu da dahil
tüm yalanları için seçmenden özür dilemek. Oval ofisteki seks skandalı sonrası Clinton yalan söylediğini kabul ederek durumu düzeltmişti. Belki İnce'yi de affeden çıkar.
Aksi halde, bu kadar kısa sürede bu kadar yalanı ortaya çıkanı değil
Türkiye'ye Cumhurbaşkanı, Yalova'ya kaymakam bile yapmazlar. Hem zaten Yalova da il oldu.