CHP'nin adayı Muharrem İnce ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan arasındaki "Pensilvanya" polemiği sürüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, kendisinin Ak Parti'yi kurarken "Pensilvanya'ya gidip icazet aldığını" iddia eden İnce'ye 100 bin liralık tazminat davası açtı.
Erdoğan'ın bu hamlesine ve ağır sözlerine Trabzon'dan cevap veren İnce ise şunları söyledi:
"O günlerde beraber yanından ayrılmayan kişi bana dedi ki 'biz beraber gittik.' Şimdi ben onu korumak pahasına söylemiyorum. Bana söyle derse ismini söylerim. Ayrıntılarda saklı ama 24 Haziran'dan sonra tümünü anlatacağım zaten."
Evet, İnce açıkça topu taca atıyor. Yoksa yenmek için dişini tırnağına taktığı rakibini zora sokacak bir koz bulan aday, hesaplaşmayı niçin seçim sonrasına bıraksın değil mi? Delilin varsa açıklarsın, düşürürsün oyunu rakibinin.
Kaldı ki seçmen İnce'nin vadeli iddiasına niye inansın?
Zira Ülker'in o unutulmaz reklamındaki gibi söylersek, Aranızda İnce'yi yalanlamayan var mı? İnce'nin kendisi de dahil!
Aday olduğu günden beri defalarca "dedim", "demedim" arasında gidip gelen İnce kendi seçmenini bile yormadı mı? Öyle ki yalanlama konusundaki namı sınırları aştı.
Çaldırıp kapatan ve yok olan "Amerikalılardan" sonra geçen de Danimarka Büyükelçisi Svend Olling tüm nezaketiyle, "Bana yemekte Erdoğan'ı yargılayacak mısın diye sordular" diyen İnce'yi yalanlıyordu.
Sanırım İnce, nasıl olsa kaybedince unutulur diyerek bu denli rahat konuşuyor, itham ediyor... Ancak yanıldığını görecek. Bu seçmen sandığı gibi balık hafızalı değil.
***
PORTAKAL SOYULUR MU BAŞUCUNA KONULUR MU?
FOX TV anchormani Fatih Portakal, iddia sahibi İnce'nin bile "sonra kanıtlarım" dediği Pensilvanya meselesi ile ilgili bir şeyler biliyor olmalı.
Zira dün "Var bir şeyler" diyordu.
Şimdi merak ediyorum... Ülkenin kaderini etkileyecek bir konuda dedikodularla gazetecilik yapan bu arkadaşın da tartışmada en az İnce kadar sorumluluğu olması gerekmez mi?
Tıpkı, Erdoğan'ın "Bunu ispat etmen gerekir. İspat edemezsen namertsin" restini yandaşı oldukları İnce adına gören tüm diğer gazeteciler gibi.
***
PLAKA AĞALIĞI SÜRDÜKÇE UBER GİDER BAŞKASI GELİR
İnternet üzerinden yolcu bulan Uber ve benzeri uygulamalar Başbakan Binali Yıldırım'ın talimatı ile yasaklandı. Uber'cilerin karşılaşacakları ağır yaptırımların yer aldığı mevzuat düzenlemesi de Resmi Gazete'de yayınlandı.
Ancak hem emekçi şoförleri hem müşterileri mağdur eden plaka ağalığı sistemi sürdükçe hizmet kalitesinin giderek düşeceği ve serbest piyasada vatandaşın yeni alternatiflere yöneleceği ortada.
Adı, Uber olmaz başka bir şey olur... Çünkü vatandaş başka bir taksiciliğin mümkün olduğunu gördü... Artık daha iyisini talep etmesine de hiçbir kanun engel olamaz.