CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde, partisinden Tuncay Özkan'ın, içinde 15 bin Fetullahçı askere dair bilgilerin yer aldığı bir flaş belleği savcılığa teslim edeceğini açıklamıştı.
Özkan'ın söz konusu diski 2007'de dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ'a ilettiğini belirten Kılıçdaroğlu, ancak soruşturmanın Akın Öztürk tarafından sumen altı edildiğini iddia etmişti.
Ben de dün bu köşede, aradan geçen on yıla rağmen Özkan'ın ve Başbuğ'un bu diskten bahsetmemesinin garipliğinin altını çizmiştim.
Çünkü her ikisi de basına, yargıya hatta çağrıldıkları Meclis 15 Temmuz Darbeyi Araştırma Komisyonu'na bile bu önemli bilgiden hiç söz etmemişlerdi.
Tabii akıllara gelen bir diğer soru da, Kılıçdaroğlu'nun bu diskten ne zaman haberdar olduğuydu. 15 Temmuz öncesinde mi yoksa bizler gibi sonrasında mı?
Kılıçdaroğlu dün sabah telefonla arayıp kendisine yönelttiğim soruyu net ve kendinden emin bir ifadeyle cevapladı.
"Ben de sizler gibi sonrasında haberdar oldum. Savcılık Tuncay Bey'i çağırdığında, söz konusu diskin varlığından haberdar oldum."
Evet, Özkan'a ve Başbuğ'a sorularım saklı kalmak üzere ben sorumun Kılıçdaroğlu ile ilgili boyutunun cevabını aldım.
Sayın Kılıçdaroğlu'na hassasiyeti için özellikle teşekkür ediyorum...
Zira biz gazeteciler, ne zaman bir bürokratı, eski başbakanı, il başkanını, gençlik kolları başkanını eleştirsek, cevap alamadığımız gibi küfürbaz trollerinin saldırısına maruz kalmaya alıştık.
***
Cuntalar savaşı mı?
Anlaşılan o ki, FETÖ'ye karşı hassas olduğunu iddia eden Tuncay Özkan'a kalsa, içinde Fetullahçı askerlere ait bilgiler olduğu iddia edilen bellek kendisiyle birlikte mezara girecekmiş.
Zira Sabah İstihbarat Şefi Nazif Karaman'dan edindiğim bilgilere göre, Özkan'dan söz konusu flaş belleği Savcılık istemiş.
Özkan, Albay Selçuk Başyiğit isimli itirafçı FETÖ'cünün, Fetullah'ın ordudaki arşivi ile ilgili ifadesi üzerine 24 Mayıs'ta Çağlayan Adliyesi'ne çağrılmış.
Şimdi sorulması gereken, Özkan'ın "adını hatırlamadığı" bir hakemin kendisine verdiğini söylediği bu fişleme bilgilerini kimin topladığı.
Zira bahsettiğimiz 15 bin askere dair özel ayrıntılar. Benim diyen istihbarat servisi böyle bir işin altından kalkamaz değil mi?
Yoksa bu bilgilerin o dönem Özkan tarafından önemsenip Genelkurmay'a ulaştırılmasının ardından geçen onca süre boyunca yargıdan gizlenmesinin nedeni de bu mu?
Liste o dönem ordu içinde FETÖ'cülere rakip bir cuntanın illegal istihbarat faaliyeti sonucunda mı oluşturuldu?
Ve daha da önemlisi, böyle bir yapı varsa halen TSK içinde etkin mi?
Ben listenin içeriğinden ziyade bu noktanın daha hayati olduğunu düşünüyorum.
Özkan bir an önce, yüz yüze birkaç kez görüştüğü, telefonla konuştuğu o gizemli eski hakemin ismini "hatırlasa" ne iyi olur değil mi?