Sizin de dikkatinizi çekiyordur, CHP adeta referandum kampanyası yapmıyor. Oysa 16 Nisan'da halkın önüne gelecek anayasa değişikliği maddeleri Meclis'te oylanırken direnişi Ak Partili vekilleri ısırmaya kadar vardırmışlardı.
Hatırlayın demeyeceğim, zira birkaç hafta öncesinden bahsediyorum.
Kılıçdaroğlu "evet" oyuna destek verecek siyasilere ve vatandaşlara "hain" diyordu. Bu işin kan dökülmeden gerçekleşmeyeceğini haykırıyordu.
Partinin komisyondaki temsilcileri de bu işin bir anayasa değişikliği değil ikinci kurtuluş savaşı olduğunu söyleyip kefen giymeye bile hazır olduklarını açıklıyordu!
Sonra ne oldu?
Vaat ettiklerinin aksine, Meclis'ten çıkan anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne "bile" götürmediler.
Yani Meclis'te kopardıkları gürültünün, söyledikleri gibi anayasanın ihlal edilmesinden değil şımarıklıktan kaynaklandığını, yalan söylediklerini itiraf etmiş oldular.
İşte referandumdaki dikkat çekici pasif tavırları da bu stratejinin bir devamı.
Kemal Bey'in dolmuşta saldırıya uğrayan başörtülü bir kızı ziyaret etmesi ya da Deniz Baykal'ın Almanya'nın terbiyesizliği karşısında Türkiye'nin tarafını tutması da başarılı taktikler.
Bravo!
Bizler yıllardır söylüyoruz. Ama demek ki birileri 7 yılda 6 kez kaybetmeyi başarabilen Kemal Bey'i ve ekibini nihayet ikna edebilmiş.
Kazanma ihtimalleri olmasa da siyaseti, halkı ve ülkeyi germeleri halinde daha kötü kaybedeceklerini kendilerine anlatmış.
Ne var ki akıl verenleri Genel Başkan'a tıpkı yürüyen merdivende olduğu gibi, yine nerede duracağını söylemeyi unutmuş olmalılar.
Zira Kemal Bey katıldığı bir radyo programında, dün seçmene değişmesin diye "hayır" oyu verin dediği parlamenter sistemin şimdi ne kadar sakıncalı olduğunu anlatıyordu.
Kelimesi kelimesine aynen aktarıyorum:
"Cumhurbaşkanı başka bir partinin başkanı, Başbakan ayrı bir partinin başkanı. Asıl kavga o zaman çıkacak. Niye bunu söylemiyorlar millete!"
Yanlış duymadınız. Bu sözler, "parlamenter sistem kavga ve çatışma doğruyor, çözüm çift başlılığı giderecek" diyen "Evet"çilere, Erdoğan'a, Yıldırım'a ya da Bahçeli'ye ait değil... HDP ile birlikte Hayır'ın en güçlü kalesi CHP genel başkanına ait.
Ancak çok geçmeden gerçek ortaya çıktı. Meğer Kemal Bey, eğer referandumda evet çıkar ve Cumhurbaşkanlığı modeli kabul edilirse, başbakanlık makamının devam edeceğini sanıyormuş.
Bu yüzden de halka, seçmenine hayır demelerini öneriyormuş.
Kemal Bey, artık yakındığı sistemin değişecek olduğunu öğrendiğine göre, çıkıp da kimseden "hayır" oyu vermelerini isteyemez değil mi?
"Der der, Kemal bey ne yaptığını biliyor mu ki", demeyin. Çünkü bu itiraf dönüşü ona bile ağır gelir...
Evet, CHP'nin bugüne değin yapmadığı referandum kampanyası da Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz günkü itirafıyla son bulmuş oldu.
İnsan gerçekten hayret ediyor.