Mutlaka etkilidir ama Hürriyet'in "karargâh rahatsız" manşeti atmasını yalnızca aptallıkla açıklamak mümkün değil.
Söz konusu manşetin seçmenin 15 Temmuz hafızasını tazelediği ve referandumda çıkacak evet oylarına katkı yaptığı için "danışıklı dövüş" olduğu tahminleri yapanlar da var.
Ancak Doğan'ın karşısında Hürriyet'te bir pozum çıksın, övgü dolu röportajlarım yayınlansın diye can atan ezik bir siyasi yok. Anlı şanlı CNN röportörlerinin bile genelde ayakkabısının altını gördüğü Erdoğan var!
Zaten en sert tepkiyi de o verdi. Hatta "asker de suç duyurusunda bulunmalı" diyerek "yalandan vurmadığını" açıkça gösterdi.
Böyle danışıklı dövüş mü olur Allah aşkına?
Biz bu deli soruyla cebelleşirken yanıt New York Times'dan geldi.
Gazete, "Erdoğan'la tartışan medya patronu mahkemeye çağrıldı" ifadeleriyle Aydın Bey'in ve akıl hocalarının manşet planının kodlarını deşifre etti.
Çünkü Doğan, stajyer bir muhabirin bile ortalığı epeyce sarsacağını tahmin ettiği o manşeti, tarihi belli mahkeme günü gelip çatınca işte bu haberler çıksın, uluslararası destek gelsin diye attırmıştı.
Zira yıllardır yargılandığı akaryakıt kaçakçılığı davasının duruşma günü de belliydi, yasalar da... Kıytırık bir mal beyanı vermesek kapımıza polis gönderen yargı, kaçakçılık zanlılarına elbette "bir zahmet mahkemeye gelin" diyecekti.
Ayrıca Aydın Bey'e sıkıştığı köşede yardım edebilecek yargıçların çoğu FETÖ'den içerideydi. Bu darbeci çeteyle ilişki kurdukları iddia edilen yöneticileri de...
Evet, Aydın Bey büyük oynadı. Herkesin sert tepki vermesi için "karargâh rahatsız" haberine olur verdi!
Ayrıca bu manşetten attığı bu taşla iki kuş da vurabilirdi. Kim bilir belki ordu ve siyaset arasında ikilik yaratabilir, cuntacı artıklarını yüreklendirebilirdi.
ABD Başkanı Trump'ın bile yalancı dediği, parayı verenin hele bir de Türkiye karşıtıysa mutlaka öttürdüğü NYT de işini yaptı... Gazete, Doğan hakkındaki zorla getirilme kararı sanki manşet yüzünden alınmış gibi "yalanlaştırdı."
Belli ki manşetin hemen ardından apar topar "alışveriş yapmaya gittim" dediği İngiltere'de mağdur edebiyatının kendisine yardımcı olacağını düşündü Aydın Bey.
Öyle ya, istediği kadar kalır Aydın Bey İngiltere'de; kime ne?
***
Alışverişe gittim cumadan sonra döneceğim***
Biz olsak kovarlar üstüne de dava açarlardı