15 Temmuz darbe girişiminin Türk halkı tarafından püskürtülmesinin ardından devletin sarıldığı meşru müdafaa hakkını elinden almak istiyorlar.
"Müttefiklerine", "ortaklarına", "dostlarına" saldıran darbecileri ve teröristleri, "insan hakları" diyerek kollamayacaklarını, Türk halkının artık bu masala inanmadığını anlayınca da dozajı artırdılar.
Dünse iyice yüklendiler. Yaşadıklarımızı bir düşünün.
Operasyonlarına altlık olarak "Avrupa parlamentolarının" Türkiye ile müzakereleri dondurma tavsiyesini serdiler...
"Esadlarına", Rus uçağının düşürülmesinin yıl dönümünde 3 askerimizi şehit ettirip Rusya ile ilişkilerini düzeltmeye başlayan Türkiye'yi tuzağa düşürmek istediler...
Teröristlerini bombalı araçlara bindirip Adana'da halkın arasına saldılar...
Faizcilerine düşense her zaman olduğu gibi piyasaları manipüle etmekti. Merkez Bankası'nın faiz artırma kararına rağmen "açığa satışlarla" dolara yüklendiler. Kaşla göz arasında bu halkın milyonlarca dolarını ceplerine indiriverdiler.
Evet, yine zarar verdiler. 15 Temmuz'da açıkça üzerimize ateş açmışlardı. Dün de ekonomik ve siyasi hamlelerle cebimizdeki paradan çaldılar, gelecek hedeflerimize, umudumuza kastettiler.
Ama yine başaramadılar, bu halkı ve siyaseti esir alamadılar.
Hatta aksine, bu küresel muktedirlerin Türkiye'yi karalama propagandasını "muhalefet" sananların bile gözünün açılmasını sağladılar.
Eskiden olduğu gibi ülkenin yöneticilerine "Tamam, terörle mücadeleyi rölantiye alacağız... Darbecileri devletten tasfiye etmeyeceğiz... Komşularımızla aramıza mesafe koyacağız... Size sormadan enerji anlaşmaları, yatırımları yapmayacağız... Size hak olan OHAL bize lüks hemen kaldırıyoruz..." dedirtemediler.
Biliyoruz, pisliğe, operasyonlara devam edecekler. Zira anladık ki bu coğrafyada bulunduğumuz konumda bağımsız yaşamanın bedeli ağır. Yüzyıllardır ödüyoruz.
Dolaysıyla ellerinden geleni yapsınlar.
Ama unutmasınlar ki, farklılıklarıyla yaşayan bu halk gerektiğinde demokrasi ve vatan müştereğinde ölümüne yan yana gelmesini de çok iyi bilir. "Pratiklerimizi" hatırlatmamıza da gerek yok sanırım.
***
CHP AB'nin arzuhalcisi mi?
Anlaşılan o ki, Avrupa Parlamentosu'nun aldığı "Türkiye ile ilişkileri dondurma" tavsiyesinin "diyemediğini" söylemek, ülkenin ana muhalefet partisine kalmış.
Öyle olmasa, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu AP'nin küstah ve hakkaniyetsiz kararını, oturduğu makama yakışmayan bir eziklikle yorumlar mıydı...
CHP'li vekiller "Bir an önce OHAL'i kaldıralım, idamı tartışmayalım, ne diyorlarsa yapalım" demek için sıraya girerler miydi?
Yakışmıyor.
***
Dün iyi götürdünüz mü bari?
Sonunda Merkez Bankası'na faizleri yükselttirdiler. Ama bankanın bu hamlesi dolar üzerinde istenen etkiyi yaratmadı.
Kimileri bunu peşinen, bankanın açıklamasının ardından gelen AP kararına bağlıyor. Ama danıştığım pek çok ekonomist ve piyasadan aktör, doların faiz yükseltme kararına rağmen yükselmesinin reel bir tepki olmadığı konusunda hemfikir.
Ben de onlara katılıyorum. Zira ekonomide yaşadıklarımız piyasaların doğal dinamiklerinden kaynaklanmıyor. Bir grup piyasaları manipüle ederek, istediği faiz artışını almak istiyor.
Dünkü operasyonlarıyla vermek istedikleri mesaj da netti.
"Bu olmadı şöyle bir iki puan daha artırın faizleri belki o zaman dolar düşer."
Bu soygunculara elini veren kolunu kaptırır. Merkez Bankası "bağımsızım" imajı vermek isteyebilir. Ama harcadığı paranın bu halkın olduğunu düşünüp daha hesaplı gitmeli.