Siirt Şirvan'da halen toprak altında olan 11 maden işçimiz var. Yürütülen soruşturma kapsamında 6 yetkili gözaltına alındı. Dün Enerji Bakanı Berat Albayrak da kaza alanındaydı, çalışmaları yerinde takip etti. Acı bekleyişimiz sürüyor.
Peki, bu hayati konunun, ıvır zıvır tartışmalar kadar medyada yer bulmamasına hiç şaşırmıyor musunuz?
Ben birkaç gün ısrarla üzerinde durduğum bu suskunluk anlaşmasının, göçen madenin bir medya patronuna ait olmasından kaynaklandığı kanaatindeyim.
Aksi olsa, madenin sahibi Turgay Ciner'in gazetesi Habertük'ün, bu büyük iş kazasını "Siirt'te aşırı yağış heyelana neden oldu" şeklinde vermesi yoğun eleştirilere yol açmaz mıydı... Twitter'da başlıklar açılıp imza kampanyaları yapılmaz mıydı... Köşe yazarları "vicdan" başlıklı yazılar döşenmez miydi?
Bakın, madende işçi olan Sedat C, kazanın "göz göre göre" geldiğini, yaşananın afet değil aymazlık olduğunu nasıl anlatıyor:
"İlkbaharda madende çatlaklar oluşmuştu. Çatlaklar o kadar büyüktü ki içine iş makineleri bile girebiliyordu. Madende palya (Açık madenlerde basamaklar açılarak işlenecek toprağı elde etme yöntemi) yapılmıyordu. Bu nedenle de toprak sürekli kayıyordu."
Ama biliyorsunuz, bizde kendine solcuyum diyenler, sendikalar bile önce savunacakları işçinin patronuna bakarlar. Eğer sermaye sahibi sevdikleri bir abileriyse, pahalı diye alınmayan güvenlik önlemlerini, "işçi ölümlerini falan" pek sorun etmezler.
Çünkü işçilerin aksine onların zincirlerinden başka kaybedecek "şeyleri" çoktur.
***
Yanındayız Kaymakam Bey
Bugün "gazeteci" diye sahiplenilen Fetullahçı isimler tarafından hedef gösterilen Mardin Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk, tetikçileri PKK tarafından katledilmişti.
Safitürk'ün boş kalan koltuğu dün doldu. Gümüşhane Torul Kaymakamı Hakan Kafkas Twitter hesabından şu mesajı paylaştı:
"Talebim doğrultusunda Mardin Derik ilçesine atandım. Teröre İnat Zeytin Projelerine devam... Ruhun Şad olsun Safitürk."
Başarılar, Tüm Türkiye yanınızda Kaymakam Bey.
***
Önce sen bir kendini kurtar sonra gel beni...
Bugün Kartal'da HDP ve CHP'nin katılımıyla "teslim olmayacağız" başlıklı bir miting düzenleniyor.
Ancak gariptir, dün bazı CHP'li vekiller sosyal medyada mitingin bileşeni olduklarını inkâr edip aksini söyleyen seçmenlere kızıyorlardı.
Üstelik de CHP'li Kartal Belediyesi'nin mitinge çağrı afişleri ve kimi vekillerin destek açıklamaları ortadayken.
İnsan anlatmakta zorlanıyor. Madem utanacaksınız, sıkılacaksınız, bu işin size zarar verdiğini düşünüyorsunuz, niçin HDP'nin mitingine gideceğiz diyorsunuz.
Yoksa sizin yerinize kararları başkası mı veriyor?
Bu durumda "teslim olmayacağız" diye halkı miting yapmaya çağırmadan önce kendi köleliğinizden kurtulmanız gerekmez mi?
Dün Twitter'da bir kullanıcının attığı mesaj, CHP yönetiminin bu ikircikli halinin nedenini çok iyi özetliyordu:
"Çözüm süreci var ve insanlar ölmüyorken CHP hem sürece hem HDP'ye hem PKK'ya karşıydı. Şimdi günde 50 bomba patlarken birlikte miting yapıyor."