Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Bizim payımıza da makine kırıcılar düşmüş

Kıbrıs'a gidenleriniz bilir. Kıbrıs'ta su derttir. İçme suyu ateş pahasıdır. Lüks mağazaların vitrinleri haftada bir silinir. Kadınlar, çocuklarının önüne koydukları yemekleri bile tuzlu suyla pişirirler, bebeklerini zehir gibi suyla yıkarlar vs.
İşte cumartesi günü, Kuzey Kıbrıs'ın bu büyük sorununa derman olacak dev bir projenin açılışı vardı. 80 kilometresi deniz altında olmak üzere 106 km'lik boru hattıyla adaya yılda 75 milyon metreküp su aktarılacak. Aktarılan su, içme, kullanma, sanayi ve sulama alanında kullanılacak.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, başbakanlığı döneminde başlayan projenin Anamur'daki açılışını yaptıktan sonra, Kıbrıs'taki törenlere katılmak üzere hareket etti. Aynı saatlerde Lefkoşa'da da bir hareketlilik vardı. Bir grup, ellerindeki pankartlarla Erdoğan'ı ve onun dünyada bir ilk olan projesini protesto edeceklerdi.
Evet, ettiler ve tarihe geçtiler. Yaptıkları basın açıklamasında şunları söylediler: "Ekolojik bir felaketi beraberinde getirebilecek ve belki de 'asrın faciası' olarak anılabilecek bir projeyi onuncu kez açmak için adamızda bulunuyorlar. Bizlere 'siz kendi kendinizi yönetemezsiniz. Gelen suyu da yönetemezsiniz' diyerek buradalar."
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı'nın ifadesiyle sarı adayı yeşile çevirecek bu can suyunu yıllardır dört gözle bekleyen Kuzeyliler ne düşünmüşlerdir acaba? Peki ya, Erdoğan'ın isterlerse suyu kendileriyle de paylaşabileceklerini söylediği güneyliler?
Muhtemelen "bunlar da böyle oldular işte" deyip geçenler çoğunluktadır. Zira adada su yok diye daha önce hükümeti ve yerel yönetimleri protesto gösterisi yapanlar, sağda solda söylenenler de şimdi 'su istemiyoruz' diyenlerdi.
Ebeveynleri de kuşkusuz "Niye böyleler, biz nerede hata yaptık" diye hayıflanmışlardır.

Üzülmeyin
Sizlik bir sorun yok Kıbrıslı dostlarım. Bizdeki muadilleri de aynı. 3. Köprü'ye, yeni Havalimanı'na, Metro'ya, duble yola, Toplu konuta, termik, hidro ve tabii ki nükleer santrale... Karşı çıkıyorlar. Trafikte sıkışmasından, elektrik kesintisinden, evsizlikten en çok şikâyet edenler de onlar.
Peki, bilimsel bir ideolojinin taraftarı olmakla övünüp kendileri gibi düşünmeyen herkesi dogmatiklikle suçlayan, inançları bile bilimsel mantık çerçevesinde değerlendirip küçümseyen bu insanlar nasıl oluyor da bu denli sistematik saçmalayabiliyorlar.
Yalnızca solcu oldukları için. Hayır, hayır, bu arkadaşlar, Marx'ın bile itinayla uzak durduğu, asırlık lanetin kafası karışık mirasçıları. Onlar asri zamanların makine kırıcıları! Mistik ataları, sermayeye karşı eşitlik mücadelesini ekmek tekneleri olan makineleri kırarak yapıyorlardı. İlkel insanlar gibi, teknolojiden korkuyorlardı. Emeklerinin karşılığını daha fazla almak için yöntemler geliştirecek zekâya, kültüre ve deneyime sahip değillerdi. Bu yüzden kendi emeklerine ihtiyaç bırakmayacağından korktukları makineleri düşman belledi biçareler.
Bugün ellerindeki iphone'lardan ulaştıkları Twitter ya da Facebook aracığıyla örgütlenip eylemler yapıyorlar ama kafa aynı kafa. Zekâları ve bilinçleri temel çelişki karşısında yeni binyıla uygun çözümler üretmeye elverişli olmadığı için onlar da kurtarmaya meylettikleri insanın yaşam kalitesini artıracak, ona kendini gerçekleştirmesi için vakit kazandıracak imar faaliyetlerine kaşı çıkıyorlar. Kızmayın yani, kötü niyetli değiller, yetersizler o kadar.
Neyse Kıbrıs'a ulaşan temiz su eminim ki onlara da iyi gelecektir; bol oksijen kafalarını belki birazcık çalıştırır. Tamam, arkamızı döndük, eylemde bağırmaktan boğazınız kurumuştur, kana kana için hadi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA