Dün Doğan medyanın iki gazetesi Hürriyet ve Posta aşağı yukarı aynı önermeyi işleyen manşetlerle çıktılar. Artan terör saldırılarının nedeni hükümet kurma görüşmelerinin uzamasıymış. Ve Hürriyet'in ifadesiyle yazıkmış bu ülkeye!
Bak sen! Onca şehidin ve sivil kayıpların faturasının müsebbibi terör ittifakı orta yerde duruyor... PKK ya da DHKP-C vuruyor, Gülen çetesinin trolleri ve medyası gerekçe buluyor... Beyzadeler hâlâ altından kılları sırıtan ellerindeki beyaz eldivenlerle kaosu 7 Haziran sandık sonuçlarının doğurduğu fiili duruma bağlıyorlar. Yani terörün sorumlusu, bu terör grupları ya da onlara meşruiyet sağlayanlar değil, siyasi partilerimiz ve demokrasinin iktidarın sandıkta belirlenmesi ilkesine riayet edip oy kullanan bizlermişiz!
Şimdi sormazlar mı adama! Madem terörün panzehri siyasi istikrardı, o halde niçin bel atı yöntemlere başvurup gazeteciliği ayaklar altına almak pahasına ülkeyi yönetilemez hale getirmek için çalışan ne kadar odak varsa ittifak yaptınız? Gülen çetesinin komplolarıyla ilk sayfalarınızı çatıp Türkiye'nin düşmanı terör odaklarına meşruiyet sağladınız?
Niçin seçimlere ayarlı terör saldırılarının, mesela Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın katledilme anına dair görüntülerin piarını yaptınız? Kurumunuzun kanallarında anchormanlik yapan trollerin, terör saldırısının "Berkin Elvan'ın ölümü gibi meşru gerekçeleri" olduğuna dair utanç verici yorumlarını sahiplendiniz?
Topyekûn savaş konseptine haber ajansınızı bile dahil edip, 7 Haziran'ın bir gece öncesinde abonelerinize "Diktatörü devirmek için HDP'ye oy ver" haberi geçecek kadar gözünüzü kararttınız? Halkın seçilmiş temsilcilerinin ve siyasi iradesinin meşruiyetinin sokakta dengelenebileceği tezini devrimci şiddet güzellemeleriyle magazin yazarlarınıza bile işlettiniz?
TV'lerinizdeki mülakatlarda, 7-8 Ekim'de 50 insanın ölümüyle sonuçlanan olaylar için kitlesini sokağa çağıran, Venedik Kriterleri'nin tanımladığı "şiddeti sistematik şekilde övmek" suçunu açıkça işleyen bir siyasiye, Yozgat yöresi türküleri dışında soracak soru bulamamanız da mı rastlantıydı örneğin?
Madem gazetenizin yeni başkırocuk yazarının dediği gibi, tek derdiniz "memleketin selametiydi" o halde niçin iktidarını sokakta kurmaya kalkan jakobenizmi hakkaniyet sosuyla okurlarınıza sunup en naif kesimleri bile mobilize ettiniz?
Dağıttık, toplayabilecek misiniz?
Dün, selefinin "hangimizden daha çok nefret ediliyor ki" sorusuna muhatap olan başkırocuk sanki tüm bunlar yaşanmamış gibi köşesinden sitem ediyordu. Çok merak ediyormuş, "Terörü nasıl durduracakmışız şimdi?" Kendisi ve patronu biz ölümlülerle birlikte değil, sırça köşkte yaşıyor ya, dışarıdan soruyor beyefendi, "E hadi ne yapacakmışız bakalım?"
Merak etmeyin, PKK'nın ve fiili müttefiki Gülen çetesinin yapamadığını siz de yapamayacaksınız. Magazin ekinizi bile dahil edip popülerleştirmeye çalıştığınız terör, bu ülkenin halklarının bir arada yaşama iradesini bölemeyecek.
Bu halk, çok değil birkaç aya kadar, seçimini de yapacak, hükümetini de kuracak. Ve kendisini kullanışlı koalisyon formülleriyle terbiye etmeye çalışan sizin gibi toplum mühendislerini dün olduğu gibi bugün de yitip giden canlarını her hatırladığında yad edecek. Tıpkı, yükselttiği terörün faturasını elini kolunu bağladığı siyasetin işlevsizliğine çıkartıp canımızı yakan 12 Eylül darbecilerine yaptığı gibi.
Evet, yazık ettiniz yine, ama en çok kendinize! Korkmayın, size, Gülen Çetesi'nin yargısını arkanıza alarak bizlere savurduğunuz tehditlerle seslenmeyeceğim. Çünkü yargılanmanıza gerek bile yok bence!