PKK- HDP, asit kuyularında ceset eriten 90'ların JİTEM'ci devletinden esirgedikleri savaşçılıklarını, Çözüm Süreci'ni başlatan siyasi irade karşısında sergiledikleri için mantığı rafa kaldırırlar.
Hem zaten ne gereği var ki?
Çözüm Süreci yürütüyor diye milliyetçi ve ulusalcıların el ele verip "hain" dediği Erdoğan'ı hedef tahtasına oturtmalarını garipsemeyen sempatizanlarının ve ilişiklerinin aradığı en son şey mantık. Aksi halde içlerinden biri de çıkıp aşağıda vereceğim örnekler yaşanırken "ağa biz ne yapıyoruz" demez miydi?
Yer Şırnak'ın Cizre ilçesi. PKK'nın gençlik yapılanması olan YDG-H üyeleri, açtıkları hendekleri kapatmaya gelecek polis araçları için yola A4 plastik patlayıcı yerleştiriyorlar.
Tam BM'ye şikâyet konusu olacak, "devlet terörüne karşı Kürt halkının meşru müdafaası" durumu yani! Derken üzerinden bir sivil araç geçiyor yolun. Nasıl geçmesin, binlerce insanın yaşadığı, çocukların oynadığı bir kent orası! Ne yazık ki patlamada 31 yaşındaki Sahip Akıl feci şekilde can veriyor.
Haklısınız, buraya kadar garip bir durum yok. PKK'nın mayınla katlettiği yüzlerce sivilden sadece biri Akıl da. Aklımın almadığı, Akıl'ın PKK şovuna dönüşen cenaze töreni.
DİHA'nın haberinden okuyalım: "Sahip Akıl'ın yeğeni Abdullah Akıl, 'Erdoğan bizler sivilleri vurmuyoruz diye siyaset yapıyor. Bu katliam yapılan kirli savaşın sonucudur. İşte bir sivili daha burada öldürdünüz' dedi. Daha sonra Akıl'ın cenazesi gözyaşları içinde toprağa verildi."
Yakınını kaybeden bir insanın, acıdan ne yaptığını bilemez haldeyken cinayeti üstlenen katillerle kol kola gelmesinin nedeni tehdit değilse vay halimize!
Pardon kime seslenmiştiniz?
Bu kez yer Hakkâri Uludere. PKK Hükümet Konağı'nın da aralarında olduğu resmi binalara aynı anda saldırıyor.
Güvenlik kuvvetleri de doğal olarak yanıt veriyor. Bu esnada bir HDP'li bölge milletvekili de iş için hükümet konağında.
Dakika dakika Türkiye'ye ve dünyaya yaşanan çatışmanın ayrıntılarını geçiyor vekil. "Durun" diye 140 karakterlik çığlıklar atıyor falan. Kime mi? Saldırıyı gerçekleştirip kendisinin de için de bulunduğu sivillerin üzerine mermi yağdıran PKK'ya değil elbette!
Çünkü gerillacı barışseverlik bunu gerektirirdi.
Kaldı ki yaşananlar, Ajansa Kurdi'nin Twitter'da epeyce RT alan haberinde olduğu gibi altı üstü "Cizre'deki Silopi saldırısına polis saldırısı" gibi bir şeydi!
PKK cemaati
Hangi birini sıralayalım. PKK yöneticisi Duran Kalkan askere "Kendini AKP'ye kullandırtma, bizim savaşımız AKP ile" diye seslenerek "ordu göreve" diyor. Cemaat'in bulvar gazetesinde yazan ve zamanında Pensilvanya'ya pek de iyi niyetle göndermediği kupalarla anılan ilişik "PKK'nın sınır dışına çekilmesi için ortada bir sebep göremediğini" yazıyor. Paralel Savcı "Keşke Gezi'de PKK da olsaydı" serzenişinde bulunuyor.
Kürtçe kursuna giden çocukları içeri tıkan Gülen çetesiyle Diyarbakır'da çift el tokalaşan HDP'nin Eş Başkanı ise "Son operasyonlarda ABD ve Fethullahçı parmağı var" çıkışı yapıyor.
Halimiz budur. Canlarımızla gırgır geçiyorlar.
Yitirdiğimiz onlarca polisin, askerin, sivilin canı bu çetenin mizahi siyasetlerine meze. En azından bizim ciddi olmamız gerekiyor değil mi? Hani belki yine çağrı falan yapacaksınızdır, onun için söylüyorum.