Adana'da Türk sinemasının yaşayan en büyük iki yönetmeninden birine yaşatılan rezaletle ilgili duygularımı ifade edecek kelime bulamıyorum. Böyle bir kabalığı ve nobranlığı kuvvetli dille kınamayan herkesin de bu kepazeliğe ortak olduğunu düşünüyorum. Ayıptır, yazıktır, günahtır...
***
Gerçekten çok büyük bir terbiyesizlik ve şark kurnazı bir siyasi ucuzlukla karşı karşıyayız. Objektif kriterlere göre
Semih Kaplanoğlu Türkiye'nin yetiştirdiği ve tüm dünya sinema çevrelerinde
Nuri Bilge Ceylan ile beraber büyük itibar gören iki Türk yönetmenden biridir. Ceylan ve Kaplanoğlu seviyesinde küresel marka değerine sahip üçüncü bir sinemacımız da yoktur.
Fatih Akın ve
Deniz Gamze gibi başarılı gurbetçi yönetmenler Türkiye adına dünya sinema sahnesinde bulunmuyorlar. Kökenleri Türk ama onları yetiştiren ülke farklı...
Kaplanoğlu'na bu terbiyesizliği yapan düşük zekâlı ve ıskartaya çıkmış oyuncunun ise küresel sinema sahnesinde hiçbir yeri ve itibarı yoktur. Üstelik ufacık da olsa küresel itibar edinebilmek için büyük bir hırsla Batı'da her şeyi yapmasına rağmen dünya sinema çevreleri bu oyuncuya gülüp geçmiştir...
Binbir kulisle
Altın Küre ödüllerinde 1 dakika sahneye çıktığında tüm Hollywood gazetecileri bunun salakça ettiği laflar ve "
No name" isim olması sebebiyle dalga geçmişti. Atatürkçülüğü temsil etmek de böyle salak isimlere bırakılamaz. Atatürk dehşet zeki bir adamdı. Bu tip ise bilimsel anlamda idiot ve şapşal...
***
Semih Kaplanoğlu evrensel seviyede sanatsal itibar sahibi olduğu için son olarak çektiği İngilizce filmi "
Buğday"a Fransızlar, İsveçliler, Almanlar ciddi para koydu. Yüksek kariyerli oyuncular bu filmde kendileri isteyerek oynadı. Çünkü bir Kaplanoğlu filminde oynamak oyuncular için onurdur. Üstelik Kaplanoğlu Batı'dan başarı ve ilgi görmek için zerrece politik ucuzluk yapmamış bir sinemacıdır...
***
Evet, Kaplanoğlu eğer Erdoğan düşmanı üç beş cümle etseydi bugün Batı'da çok daha büyük ilgi ve sevgi görürdü. En çok izlenen Batılı TV programlarına çıkar, Erdoğan'a giydirir ve ismini daha popüler hale getirirdi. Çok daha fazla para ve küresel şöhret kazanırdı...
Fakat Kaplanoğlu tam aksi bir tavırla Erdoğan'ın küresel bir yapayalnızlığa itildiği bu dönemde eşi değerli edebiyatçı
Leyla İpekçi ile beraber Erdoğan'ın yanında samimiyetle dimdik durmuştur. Bu tavrıyla Kaplanoğlu hiçbir şey kazanmamıştır aksine şahsı ve ailesi adına bedel ödemiştir ve hâlâ ödemektir. Bu tavrı aslında Kaplanoğlu'nun son filmi için de büyük bir risktir...
Fakat tüm bunlarla beraber Kaplanoğlu'nun Erdoğan'a zerre yalakalığını da göremezsiniz. Her zaman vakur durmuş ve bazı kaypak sanatçı takımı gibi siyasi iktidardan, rant ve çıkar talep etmemiş ve gelen teklifleri kabul etmemiştir. Küçücük bile bir rantı yoktur bu hükümetten. Yeri geldiğinde de hem kendisinin hem eşi Leyla'nın hükümete çok haklı eleştirileri de olmuştur...
Özetle gerçek bir sanat ve maneviyat adamıdır Semih Kaplanoğlu. Siyasi ucuzluklarla değil tamamen sanatsal yeteneği ve yönetmenlik başarısıyla küresel itibar sahibi olmuştur. Rahmetli
Metin Erksan ile beraber Berlin'de
Altın Ayı alabilmiş tek Türk sinemacısıdır...
***
Türkiye'nin nadir yetiştirdiği böyle bir değere miadı dolmuş ve raf ömrü bitmiş bir tip, çıkıp siyasi rant kazanmak için böyle saygısızlık yapacak. Öyle mi? Bu kepazeliğe sert tepki veren
Caner Cindoruk'u tebrik edecektim ama bu oyuncu tepki verdiğini inkâr etmiş. İyi halt ettin kardeşim. Tüm sinema emekçileri bu saygısızlığa tepki vermeliydi. Yaşananlar gerçekten utanç vericidir...