Şu an Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan nezdinde Türkiye'yi hedef alan bir operasyonlar dalgasının ortasındayız.
Türkiye ciddi bir kuşatma altındadır.
FETÖ, DAEŞ ve PKK gibi örgütler de bu kuşatılmışlıktan hareketle içeride ve dışarıda Türkiye'ye saldırılarını sürdürüyorlar. Türkiye'nin bu kuşatmayı yarması gerekmektedir. Bu kuşatma yarılırsa düzenli olarak ve adeta sırayla Türkiye'ye saldıran bu terör örgütlerinin altındaki zemin buharlaşacaktır. O sebeple Türkiyeİsrail arası normalleşme süreci hayati önemdedir.
Bu normalleşme olursa özellikle FETÖ tamamen kilitlenir. O sebeple FETÖ Türkiye- İsrail arası kavga ortamının oluşmasını ve bu zeminde İsrail'den destek alarak Türkiye'ye saldırıları artırmayı çok istiyor. Bu amaçla yapılmış bir FETÖ operasyonunu örnek olay olarak sizlere anlatmak isterim...

***
Mavi Marmara olayına dair 2010'da açılmış sembolik davada Mayıs 2014'te tuhaf bir karar verilmişti. Bir mahkeme dönemin İsrail G.Kurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Kom. Eliezer Alfred Marom, Askeri İstihbarat Daire Bşk. Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Kom. Avishay Levi'nin tutuklanmasına karar verdi ve bu İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı çıkarttı. Ayrıca yakalama kararı çıkarılan sanıklar hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına hükmedildi. Türkiye- İsrail ilişkileri olumlu rotaya girmişken hem tazminat görüşmeleri hem de doğalgaz boru hatları konusunda müzakereler yürürken çıkmış bu tuhaf karar da nereden çıkmıştı?
Uygulanma ihtimali olmayan anlamsız ve Türkiye'yi gülünç duruma düşüren bir karardı bu. Bu haberi alır almaz hemen görüşmelere başlamıştım. Hem Erdoğan'a ve hem Davutoğlu'na yakın isimlerle bu karar hakkında konuşmuştum. Konuştuğum içeriden kaynakların tümü kararı garip karşılıyordu. Normal ve makul bulan hiç kimse yoktu. Dört yıldır süren sembolik bir davada dört İsrailli komutan hakkında tam da bu normalleşme sürecinde bu tutuklama kararlarının çıkması çok manidardı... ***
İsrail'in Jerusalem Post gazetesinin iki hafta önce Türkiye ve İsrail'in anlaşmak üzere olduğunu ve hayatını kaybedenlerin ailelerine toplam 21 milyon dolar tazminat ödeneceğini öne sürdüğü bir dönemdeydik. Konuştuğum Erdoğan'a yakın bir kaynak şöyle söylemişti: "Eğer anlaşma sağlanırsa bu mahkeme kararının da hükmü kalmayacak. İmzalanacak anlaşmada bu süreçte alınacak mahkeme kararları ortadan kalkacak." Mahkeme kararını değerlendirmesini istediğimde, kararın zamanlamasını tuhaf bulduğunu belirtti.
Davutoğlu'na yakın kaynaklar da şaşkındı.
Kararın şu konjonktürde çıkma sebeplerine gelince de aynı adresi işaret ediyorlardı. Yargıda hâlâ etkin durumda olan Gülen hareketi Türkiye-İsrail normalleşmesini durdurmak için mi böyle bir kararı aldırttı? Konuştuğum içeriden kaynaklar bu soruya "Evet" diyordu. ***
Ortada net bir kumpas vardı. Mavi Marmara gazileri olan İHH'lıları terörist oldukları gerekçesiyle tutuklayacak olan paralel yargı şimdi ise İsrailli generallere tutuklama çıkarıyordu. Dört yıldır dava aynı yargıçtaydı ama tutuklama kararı nedense şimdi aklına gelmişti. Paralel örgütün hedefinin başka olduğu belliydi. Bu olayın içyüzünün dış medyada da yayınlanması gerektiğini düşündüm. Olayı tüm detaylarıyla İngilizce olarak yazıp Al Monitor isimli Washington merkezli yayın organında yayınlatmıştım.
Epey de yankı yaratmıştı... ***
Benim bu yazımdan 1 ay sonra HSYK Yaz Kararnamesi'nde Mavi Marmara davasında İsrailli komutanlara tutuklama kararı çıkaran hâkimin rütbesi düşürüldü. Mahkeme Başkanı olan şahıs düz hâkim olarak görevlendirildi.
Sonrasındaki gelişmelerde ise bu hâkimin Fethullahçı örgüt mensubu olduğu kanıtlarla kesinleşti ve HSYK hakkında gerekeni yaptı. Aslında bu olay bile FETÖ'nün kumpas gücünü ve Türkiye- İsrail normalleşmesinden ne kadar korktuğunu gösteren net bir hadisedir...