Dört gün sonra olacak 1 Kasım seçimlerinde AK Parti tek başına iktidara çok yakın. 2 Kasım sabahında ya AK Parti tek başına iktidar olacak ya da çok az sandalye eksiği kalarak koalisyonun dev ortağı olarak yine çok güçlü bir siyasi aktör olacak. Ben AK Parti'nin tek başına hükümet olmasının Türkiye'ye yararlı olacağını düşünen bir insanım. Koalisyonların hiçbiri bugüne kadar Türkiye'ye yarar getirmedi. Peki AK Parti'nin yeniden tek başına iktidar olmasını isteyen 20 milyona yakın seçmen olarak ne yapmalıyız?
***
Dün de yazdığım gibi sadece seçmen olarak sandığa gitmek yetmez. AK Parti'nin hatalarından ötürü sandığa gitmeye gönlü yanaşmayan kardeşlerimizi de ikna etmeliyiz. Çünkü koalisyon alternatifi Türkiye için çok daha zararlı bir yoldur. Elbette AK Parti'nin hatalarından ve yanlışlarından ben de çok rahatsızım. 1 Kasım sonrası kurulacak yeni AK Parti hükümetinde bir daha bu yanlışların yapılmaması için yazacağım onlarca yazı olacak. Fakat şunu da biliyorum ki her koalisyon ihtimali Türkiye açısından mevcuttan daha kötüye gidiş demektir. Aslında sandığa gitmeyen küskün AK Parti seçmeni de bunu biliyor ve konuşunca ikna oluyorlar. 1 Kasım'a kadar her gün bu kardeşlerimizle konuşmalıyız. AK Parti'ye rey atacak herkes AK Parti'ye oy atmakta tereddüt eden bir başka kardeşiyle konuşmalı. Sahadaki tüm AK Parti teşkilat üyelerine büyük görev düşüyor. Yüz yüze konuşabildiğiniz kadar çok insanla görüşün ve ikna etmeye çalışın. Zaten ikna edeceğiniz kişiler de AK Parti seçmenleri ve 10 Ağustos 2014'te Recep Tayyip Erdoğan'a oy atmış insanlarımızdır.
***
Memleketim İzmir'le ilgili iki gündür yazdıklarımdan sonra epey telefon aldım. İzmirliler FETÖ üyesi malum tağşiş meraklısı işadamının hem İzmir şehrine hem Türkiye Cumhuriyeti'ne kurduğu tezgâhların farkında. Öte yandan elbette savcılar da boş durmuyor. Bu paralel örgüt mensubu şahsın sahibi olduğu yerel TV istasyonunu ve başka şirketlerini de nasıl yöntemlerle ele geçirdiği devletin çeşitli kurumları tarafından dikkatle inceleniyor. Özellikle aynen şu son iki günde yaşandığı gibi bir kayyum kararı İzmir FETÖ şirketleri için de söz konusu olabilir.
***
Ben dün "İzmir'den en az 10-11 AK Parti milletvekili çıkması gerekiyor" diye ifade ettim ama rakamlara bakıldığında 12 milletvekili çıkması bile imkânsız değil. Binali Yıldırım ve ekibi son güne kadar ev ev, dükkân dükkân bastırmalı. Dün bahsettiğim tağşiş işlerine meraklı İzmirli paralel finansör AK Parti'nin toplam 8 milletvekilinde kalması için çalışıyor. Öte yandan numaradan AK Parti yalakalığını da sürdürüyor. Açık ve dürüst davranıp muhalefet etse söyleyecek lafım olmaz. Benim kızdığım bu tağşişçi işadamının eyyamcı ve kaypak tavrı. Bir yandan AK Parti'ye hâlâ destek oluyormuş ve paralel yapıdan kopmuş gibi davranıyor. Bir yandan CHP için çalışıyor. Dün de yazdığım gibi
bu şahsın 17 Aralık süreci boyunca sahibi olduğu yerel TV ile Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye Cumhuriyeti hakkında yaptığı korkunç kara propagandalar arşivde duruyor. Sonra kimin kimle bağlantısı olduğunu elbette bu ülkenin yargı güçleri görevleri gereği takip ediyor. Hukuk AK Parti mensubu diye hiç kimseye acımaz. Kimse yasadışı FETÖ üyesi adamlarla işbirliği yapmamalı. Bu şahıs Türkiye Cumhuriyeti'ne savaş açmış ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Fethullahçı Terör Örgütü adı konmuş bu yapının finansörüdür ve şu an bazılarının ödediği gibi bu şirketler grubu da bunun bedelini hukuken en ağır şekilde ödeyecektir...