AK Parti 7 Haziran'da tek başına iktidarını sürdürecek. Tüm dünya piyasaları da bu reel durumu satın aldı. Uluslararası finansal piyasalar Türkiye planlarını AK Parti'nin 2019'a kadar Türkiye'yi yöneteceği realitesine göre yapıyor. Öte yandan Temmuz 2015'ten itibaren AK Parti ekonomi ve kamu yönetimi alanında da devrimler yapmalı. Şu an hala piyasada Türkiye'nin hak ettiği miktarda para yok. Türkiye ve özellikle İstanbul bir finans cenneti haline gelmeli. Finansmanı rahat ve huzurlu kılacak ne gerekiyorsa yapılması gerekir.
Finansman gelirlerinden her türlü verginin kaldırılması dahil çok radikal reformlar düşünülmelidir.
Gümrük Bakanlığı'nın sınır girişlerine serbestiyet getirmesi çok çok doğru bir uygulamadır.
Bankacılık sistemi iflas etmiş problemli coğrafyalara büyük risk altında mal satıp parasını Türkiye'ye getirmek isteyen tüm ihracatçılar bu sayede rahatladı. Ayrıca o ülkelerden parasını kurtarıp Türkiye'ye getirmek isteyenler de rahatladı. Türkiye'nin en büyük ihtiyaçlarından biri servet transferidir. İstanbul'u sadece Türk zenginlerinin değil tüm bölge ülke zenginlerinin yaşadığı yatırım yaptığı bir para santrali haline getirmek zorundayız. Bu ülkede para bollaşmadan faizler düşmez ve faiz lobisi göbek atmaya devam eder.
Bizim Şeref Oğuz'un sık sık yazdığı finans cemaati Türkiye'de para kıt olduğu için o faiz gelirlerini kazanabiliyor. Oysa gerçek bir finansal liberalizasyon ve yasal garanti ile tüm dünya zenginlerinin parası sığınacak liman olarak İstanbul'u görse ve para bollaşsa otomatik olarak zaten faizler düşecektir. Londra bunu başarmıştır ve her gün bedavadan İngiltere'ye servet transferi akmaktadır. Bir mal nerede bolsa orada fiyatı düşer. Para bollaşırsa Merkez Bankası ne dedi tartışmaları da rafa kalkar. MB sadece bir benchmark'tır. Bu ekonomi kanununu unutan ve kültürel inançlarına yenik düşen sözde ekonomist dolu bu memleket.
Bloomberg HT ve CNBC-E'de bu tür tipleri çok görüyorum. Sanırım bizim aHaber gibi bir AEkonomi kanalına da ihtiyaç var. Şu an böyle bir kanalın olmaması eksiklik. Öte yandan bürokrasi ve hatta hükümet içinde hala yabancı yatırımcıları korkutacak eski Türkiye tavırlarında olanlar da var. Yabancı yatırımcıya karşı hamasi konuşmalar yapan bürokratlar tasfiye edilmeli. Kim olursa olsun ne olursa olsun nereden olursa olsun bu ülke sermaye çekmek zorunda.
Sermaye ile beraber yabancı emeğin de gelmesi kaçınılmaz. İstanbul 21. yüzyılda gerçek anlamda kürsel ve kozmopolit bir şehir olacak. Öyle durumdayız ki şimdiden bazı işleri Türkiye'ye gelen yabancı işçiler üstlenmiş durumda. Türkler belli işleri üstlenmek istemiyor.
Etrafımda birçok tanıdığım insan yabancı işçi çalıştırıyor. Hem şirketler bünyesinde hem bireylerin yanında çalışan yabancı işçiler var. Aynı paranın iki katını Türklere versen bile çalışmıyorlar. Türkler bir yandan çok müteşebbis bir millet. Gerçekten bu ülkenin canavar gibi teşebbüs gücü var. Öte yandan hiçbir şey üretmeden para kazanmak isteyen memur zihniyeti de hala ülkemizde yaygın. O sebeple gerçek anlamda iş yapmaları gereken mesleklere yanaşmıyorlar. Çünkü yabancı sermayeyi ürküten ve bu ülkeye para girişini engelleyen devletçi düzen tam değişmiş değil...
AK Parti'nin başarılı ekonomik politikaları olduğunu kimse inkar edemez ama AK Parti de 2015 Türkiye'si itibariyle hantal bürokratik düzeni hala yıkabilmiş değil. Bu kokuşmuş düzen gereği epey sayıda Türkiye yurttaşı gerçek işlerde çalışmak yerine devlete kapağı atmayı ve ömür boyu bedavadan geçinmeyi tercih ediyor. Türkiye müthiş imkanları olan bir ülke. Buna rağmen halkımızın fakirlik içinde olması -kişi başına 10 bin dolar gelir bu ülkenin hak ettiği rakam değil- ülke kaynaklarının bürokrasi eliyle heba edilmesi rezaleti sürüyor.
İnsanlarımıza boşu boşuna eziyet çektiriliyor.
İnsanlarımız hem eziyet çekmektedir yani, hem sırtlarına binilmiştir, hem de boğulmaktadırlar!
Bürokrasi hem halkın sırtına binmiştir, hem de aynı zamanda halkı boğmaktadır.
Aynı zamanda halkın bir kısmını da bedavacılığa alıştırmaktadır. Bu düzen değişmeli...