Bizde ölümler sonrası yaşanan manzara tam da kör ölür badem gözlü olur atasözümüzde olduğu gibidir. Fakat Kenan Evren'in ölümünde bu sefer tam tersi geçerli oldu. Kenan Evren'in vefat haberi geldiği andan itibaren tüm TV kanallarına bağlananlar adeta hakaret yarışına girdiler. Celalettin Can ve Yaşar Okuyan Kenan Evren ismi etrafında öyle bir marka yaratmışlar ki hemen her kanal onları ayrı ayrı canlı yayına bağladı.
Elbette hem Can hem Okuyan hem de tüm 12 Eylül mağdurları Evren'e saydırmakta haklılar. Özellikle 12 Eylül hapishanelerinde korkunç zulümler yaşandı ve iğrenç işkenceler yapıldı...
Kenan Evren'in ölümü bana bu ülkede vefanın sadece bir semt adı olduğunu da yeniden hatırlattı. Gerçeği söylemek gerekirse Evren'in basın ve iş dünyasından seveni hala çoktur. Kendi iç dünyalarında hala Evren'i severler. Çünkü Evren darbeci zalim komutanlığının yanında özel hayatında da tuhaf bir babacan içi dışı bir adam örneğiydi.
Karakter olarak da en çok iş ve medya dünyasına kendini yakın hissederdi. Dostlukları ve arkadaşlıkları o camiadandı. Fakat şimdi bu işadamları ve gazeteciler çıkıp konuşmaya korkuyorlar. Evren'le ilgili anılarını anlatmaya bile çekiniyorlar. Adama yaşarken ve güçlüyken çok yakın olanlar arkasından tek kelime bile etmiyorlar. Evren'e çok yakın işadamlarının TV kanallarında ve gazetelerinde Evren'e sövülüp sayılıyor. Tipik vefasızlık ve kaypaklık örnekleri işte...
***
2007-8 sezonunda benim medyaya girmemin tek ama tek nedeni askeri vesayetle mücadele etmekti. Ekrana çıkıp herkese tepeden bakan generallere sinir olurdum. O kibirli vesayetçi paşaların ekranda karşısına çıkıp suratlarına bağırmak
Sen devlet memurusun ve sivil otoritenin emrindesin. Haddini bil diye haykırmak istediğim için bu medyaya girdim. Çünkü en anti-militer gördüğüm yazarı bile yumuşak buluyordum.
Yazılarında biraz aslan olanlar ise ekranda paşalar karşısında kediye dönüyordu. Çünkü yılların getirdiği asker karşısında ezilmişlik tüm aydınların üzerine sinmişti. Mesela şimdi arkasından sövülüp sayılan Kenan Evren defalarca ekrana çıktı. Evren ekrana çıkmak noktasında medeni cesareti yüksek bir adamdı. Her türlü gazetecinin karşısına çıkmayı kabullendi. Güçten düştüğü zaman bile bunu kabullendi. Köşelerinde Evren'e küfreden gazeteciler bu yaşlı paşanın karşısında ezik büzük oturdular ve adam gibi hesap soramadılar...
***
Şimdi vefatından sonra herkesin küfrettiği Kenan Evren'le ilgili bazı ezberleri bozmak istiyorum.
Evet Kenan Evren zalim bir darbeciydi ama
Türk ekonomisini geri kalmışlıktan kurtaran 24 Ocak kararlarının tam uygulanmasını sağlayan da Kenan Evren'in bizzat kendisiydi. Binlerce küfür yiyeceğimi bildiğim halde söylemek istiyorum ki Türkiye'yi Mısır-Pakistan tarzı bir ekonomi olmaktan kurtaran 24 Ocak kararlarını uygulatan Kenan Evren'dir. Elbette uygulayıcı Turgut Özal olmuştur ama Özal'ın da yaşarken hep belirttiği gibi Kenan Evren'in bu konuda Özal'a kararlı desteği olmasaydı Türkiye 80 öncesinin o köhnemiş rezil ekonomik yapısından kurtulamazdı. Her türlü eksiğine aksağına rağmen bugün Türkiye'de çağdaş bir ekonomik yapı varsa Türk piyasaları küresel piyasalarla bütünleşmiş haldeyse bunda Kenan Evren'in rolü büyüktür. Özal Başbakan iken de Evren Özal'ın ekonomik reformlarına hep destek oldu. Mehmet Barlas bunu iyi bilir ve detaylarını en iyi yazacak olan da kendisidir.
Bugün Forbes 100'deki işadamlarının tamamı hatta tüm iş dünyası Evren'e çok şey borçludur.
Zaten çoğu da Evren'i sever ama şimdi ağızlarını bile açmıyorlar. Gördüğüm kadarıyla bir taziye bile yayınlamıyorlar. Hele Koç Holding...
Asil Çelik olayında Kenan Evren, Koç Ailesi'ne yardım etmeseydi o badireyi zor atlatırlardı. İronik bir durum ama Kenan Evren aslında bilmeden askeri vesayet düzeninin yok olmasına imkan veren ekonomik rejimin de temellerini atmış adamdır. Bugün TSK siyasette bir aktör olmaktan çıktıysa bunun temelleri 1980'lerde atıldı.
Herkesin Evren'e küfrettiği ortamda ben de bunları hatırlatayım istedim...