Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Isaiah Berlin ve Batı-İslam meselesi

Batı-İslam ilişkileri noktasında büyük bir kriz var... İslam dünyası kadar Batı dünyası da şaşkın durumda. Batı kendi içindeki Müslümanlarla ve Batı-dışı unsurlarla yeniden bir modus vivendi yani birlikte yaşama rejimi kurabilecek mi? Yoksa 20. asırda olduğu gibi faşizan politikalar yeniden galip mi çıkacak? Liberaller de hem Türkiye'de hem Batı'da aynı sorulara muhatap. O sebeple birkaç yazıdır büyük liberal filozof Isaiah Berlin'i yazıyorum. Isaiah Berlin'in liberalizmin entelektüel tarihinden süzerek doktrine ettiği değer çoğulculuğu anlayışı bu problemin çözümüdür diye düşünüyorum. Berlin toplumsal gerçekliği veri kabul ediyor, sayısız çeşitlilikteki yaşam biçimleri ve değer örgüleri arasından hangilerinin daha iyi olduğunun asla söylenemeyeceğinin altını çiziyor. Berlin'in liberal-demokrat anlayışına göre var olan sosyal ve kültürel gerçeklik bizim normatif tercihlerimizden daha yaşamsal ve daha meşru. Berlin şöyle diyor...
"Bazı değerler ve bazı yaşam biçimleri birbirinden ne daha iyi, ne de daha kötüdür.

Olsa olsa, farklı şekillerde her biri yine kendi içinde değerli ve kendi içinde anlamlı yaşam biçimleridir."

***
Berlin'in entelektüel vizyonunda hayatın ortaya çıkardığı realiteleri kendini kandırmadan tespit etmek ve o realiteleri var kılan şeyleri anlamak çok kritik bir önem arzediyor. Siz hangi fikri benimserseniz benimseyin, bu realiteleri inkâr ederseniz adım adım körleşmek, bağnazlaşmak ve fanatikleşmek zorunda kalırsınız. Liberal bile olsanız sonuç öyle olur...

***
Nitekim bugün fanatiklik ve bağnazlıkla cebelleşen ve bir yandan da kendine liberal diyen epey insan var.Türkiye böyle tiplerle dolu. Dahası liberalizmin entelektüel tarihinde de böyle isimler yok değil. Antenlerini kendi dışındaki dünyaya kapatmış, hayatın realiteleriyle yüzleşmek yerine inkâr etmiş, kendi debisinde debelenen bir "liberal" de bir süre sonra ister istemez hoşlanmadığı herkesi karşıt kampta gören bir faşist ya da Marksist- Leniniste benzeyebiliyor...

***
Isaiah Berlin'in kendi karşıtını var kılan olguları anlamaya çalışan ve bu anlama çabasından hareketle liberalizmi sürekli güncelleyen değer-çoğulculuğuna dayalı liberal-demokrat anlayışı o sebeple günümüzün küreselleşen karmaşık dünyasında daha da bir önem arzediyor...

***
Liberalizmin muhatabı bugün sadece Batı toplumları değil. Dahası Batı toplumları da artık 20. asırdaki hallerinde değil. Artık homojen bir Avrupa toplumu yok. Avrupa'da Batıdışı toplumlardan milyonlarca yurttaş var. AB içinde yaşayan Müslüman sayısı 25 milyon. Tüm farklı kültürleri, kimlikleri, değerleri ve yaşam tarzlarını kapsayabilen, değişik toplumların farklı dünya tasavvurlarına ortak bir özgürlükçü-çoğulcu erdem temelinde hitap edebilen bir liberalizm anlayışı evrensel olabilir bugünün dünyasında. Bütün toplumları "modernizmin cenneti"ne davet eden, tek ve üstün modern medeniyete tüm toplumların ilerlemesi gerektiğine inanan bir demode liberal anlayış bugüne hitap etmekten uzaktır. Isaiah Berlin bize bunu öğretiyor... Hem liberallerin hem de düşünmeyi ciddiye alan herkesin Berlin'in bu vizyonunu önemsemesinde fayda var...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA