Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Aydınlar nasıl kullanışlı aptallar haline geldi?

Dünkü yazımda günümüz Türkiye siyasetini okuyamadığı için kullanışlı aptal olarak kullanılan solcu aydınların traji-komik bildirisinden bahsettim. Her şeyi bildiği halde Erdoğan nefretinden ötürü domuzuna vesayetçi güçleri destekleyenlerle bu aptalları bir tutmuyorum. Erdoğan'a kızıp demokrasiyi toptan yakacak noktada olmaları ortak özellikleri. Ama useful idiots tipindeki aydınlar bence kötü niyetli değil. Genelde iyi insanlar ama siyasi teşhis zekaları düşük olduğu için kullanılmaya çok müsaitler. Solcuların dışında Liberal Düşünce Topluluğu'ndan olan useful idiot akademisyenler gerçeğini de geçenlerde örnekleriyle yazdım. Aslında entelektüel zekası ve teşhis yeteneği belli limitin üstündeki birçok yazar dün yazdıklarımın hepsinin farkında. Yazıma baştan sona hak veriyorlar. Ama ahbaplık ilişkisi gereği susuyorlar. Yazmıyorlar ama özel sohbetlerde konuşuyorlar. Yine çıplak gerçekleri haykırmak ve mahallenin kötü çocuğu olmak bana düşüyor...

Türk entelektüel ortamı
Türk aydın ortamı için bu tespitim yeni değil. 2008 yılında aynen şu satırları yazmıştım...
Dünyanın en fakir mutfaklarından biri İngiliz mutfağıdır. İngilizler de bunun geyiğini çok yaparlar. Fish and chips pişirmekten başka iş yapmayan İngiliz aşçısı olmak nasıl kolay bir işse "Türk entelektüeli" olmak da aynı şeydir. 50 yıl aynı şeyi de pişirsen yine "entelektüel"sin. Kafa konforunun bozulmasına gerek yok, akademik ve entelektüel literatürü takip ve temellük etmeye, yeni bilgiler ve teorilerle beyinsel gergef yaşamana, entelektüel iştah sahibi olmana gerek yok. Zaten "Türk aydını"nı zorlayacak bir entelektüel rekabet ortamı da yok Türkiye'de. Birçok daha ileri noktada olabilecek entelektüelimiz de bu rekabetsizlik gereği durdukları yerde kaldılar maalesef...
Aynı teraneler, aynı laflar, aynı analizler. Dürüst konuşmak gerekirse Türk entelektüel kültürü ile İngiliz mutfak kültürü arasında pek fark yok. Solcusu da liberali de bu problemli kültürel atmosferden payını alıyor. Hatta öyle yerler oluyor ki Kemalistlerden, ulusalcılardan "analiz kabiliyeti" anlamında bir farkları kalmıyor. Somut örneklerle bu söylediklerimi detaylandırabilirim ama bu sefer de kalpler kırılır, kimi sevdiğim akademisyenler ve entelektüeller küser, tavır alır. Çünkü bizim memleketin "her şeyi kişisel algılamak" diye de başka bir "aydın hastalığı" vardır.

Dorris Lessing ve Türk kullanışlı aptalları
Sık sık değindiğim Kullanışlı Aptal (useful idiot) terimiyle ilgili Ceren Kenar harika bir yazı yazdı geçenlerde. Aynen alıntılıyorum...
Kullanışlı aptal Lenin'e mal edilen bir ifade. Bu kavram Sovyetler'in Soğuk Savaş sürecinde Batı dünyasına yönelik propaganda faaliyetlerini özetlemek için muazzam bir kavram.
Batı demokrasilerinde yaşayıp, bu demokrasilerin tüm nimetlerini kullanan ve fakat despotik rejimlerle karşılıksız bir aşk yaşayan entelektüeller için kullanılan bir ifade "Kullanışlı Aptal."
Çoğu zaman bu despot rejimlerin kendilerini nasıl bir propaganda tekniği için kullandığının farkında olmayan bu entelektüeller, ya bu rejimlerden gördükleri teveccüh, ya da bir tür Oryantalizm şekli olan Batı dışındaki yönetimlerin sorgulanmayan masumiyet karinesine inançlarından normalde kendi ülkelerini yönetse derin bir nefret hissedecekleri kanlı despotlara sempati geliştirmeyi başarmışlardı.
BBC'nin aynı başlıkta hazırladığı harikulade belgesel Nobel ödüllü İngiliz yazar Doris Lessing'in kendi ağzından nasıl kullanışlı bir aptal olarak kullanıldığını gösteriyor. Lessing gençliğinde sıkı bir komünist ve 1952 yılında bir davet üzerine İngiltere'den bir heyetle Sovyetler Birliği'ni ziyaret ediyor. Ziyaretin amacı malum, Sovyet rejimi, Sovyetler'in "gerçek" yüzünü Batı kamuoyuna tanıtmak istiyor. Tüm gezi boyunca katılımcılar rejimin söylemek istediklerini duyuyor, görmelerini istedikleri yerleri görüyor. En sonunda Stalin ile tanışma "şerefine" bile nail oluyor.
Lessing yıllar sonra ismini vermediği yaşlı bir Rus adamın kendisine dediklerini anlatıyor. Lessing'in de dediği gibi büyük bir cesaret gerektirecek şekilde bu Rus adam, "Bu gezide gördüğün, duyduğun her şey tamamen uydurma, gerçek çok farklı" diyor. Belli ki Lessing'in görmek istediği resim içinde bu uyarı pek anlam ifade etmiyor. "Emperyalizme direnen büyük Sovyetler" temalı makalelerini yazmaya devam ediyor.
Lakin, Lessing dürüst ve ahlaklı bir yazar. Seneler sonra Sovyet döneminin kanlı ve korkunç gerçekleri inkâr edilemeyecek kadar net şekilde kanıtlandığında nasıl kandırıldığını kendi ağzıyla itiraf ediyor. BBC için belgeseli hazırlayan gazeteci John Sweeney soruyor:
"Peki Lenin'in bahsettiği kullanışlı aptallardan biri olarak görüyor musunuz kendinizi?"
Büyük bir açık yüreklilikle "Evet" diyor Lessing:
"Benim rolüm buydu, beni kullanışlı aptal olmam için davet ettiler ve o amaçla gezdirdiler. Nasıl bu kadar saf olabildiğimi anlamıyorum"

Son söz
Türk demokrasisinin üzerindeki cemaat vesayeti kalktığında ve işler normale döndüğünde bizim kullanışlı aptal aydınlar da Lessing'in bu sözlerini hatırlayacak...



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA