Bugünkü yazımda benimle programa çıkmayı bizzat kendi isteyen Aziz Yıldırım'ın sonra nasıl caydığını anlatacaktım. Fenerbahçe yönetiminden kimlerin Yıldırım'a kumpas kurduğunu ve bu şekilde Yıldırım'ı içeri tıkan paralel yapının ekmeğine yağ sürdüğünü yazacaktım ama dün cemaat medyasının manşetinde insan zekâsıyla dalga geçen bir bildiri haberini görünce dayanamadım.
***
Ağırlığı solcu olan bir kısım aydının nasıl kendilerini kullanışlı aptallar haline getirdiğinin hüzün verici bir kanıtıydı bu haber. Bildirinin demokratlık içeriği ÖDP'nin 28 Şubat'taki "Ne Refahyol Ne Hazırol" bildirilerinden bile daha geride. Orada hiç değilse göstermelik bile olsa askerlere dokunuyordu. Bu bildiride ise bürokratik vesayet ihtimaline atıf bile yapılmıyor. Tam bir cemaat bildirisi. Meşhur cuntacı polis şefleri "
Öyle bir bildiri hazırlayalım ki tüm isteklerimizi içine koyalım ama bunu sol bir dille yapalım ve bu salak solcu aydınlar da kendi fikirleri sansın" diye bir bildiri hazırlasalar bundan bir cümle farklı olmazdı.
***
Ne kadar trajik ki bu cemaat bildirisini imzalayanlar arasında bizzat
cemaatin polis-yargı ekibince tutuklanacağı kesinleşmiş birileri de var.Eğer onurlu bir aydınımızın ricasıyla siyaset devreye girmeseydi, Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu gibi KCK'dan alınacak birinin, kendini tutuklayacak cemaat polisi ve yargısının meşru hükümeti devirme operasyonunda kalkan olarak kullanılması korkunç bir olay.
Tutuklansa Büşra Ersanlı'ya yapıldığı gibi cemaat medyasının manşetlerinde kara propagandalarla dümdüz edilecek biri şimdi aynı cemaat medyasının manşetlerinde vesayetin maşası olarak kullanılıyor.
***
Ragıp Zarakolu bu bildiriye imza atanların çoğunun dostu. Zarakolu'nun oğlu hâlâ içeride. Tıpkı KCK'dan haksız yere yatan yüzlerce kişi gibi; onlarca seçilmiş siyasetçi gibi. Fakat bu solcu aydınların bir kısmı o derece kullanışlı aptal ki belki Zarakolu'ya bile bu bildiriyi imzalaması için göndermişlerdir.
Çünkü bizzat cemaat medyasınca yalanlarla linç edilmiş kimi aydınlara bu bildiri imzalamaları ricasıyla gönderilmiş. Onlar da şok olmuş ve bu çılgın öneri karşısında tek kelime edememişler. Gerçekten inanılmaz bir geri zekâlılık var ortada. Hakaret anlamında değil akademik teşhis anlamında bir idiotlukla karşı karşıyayız. Türk aydınının ortalama zekâsının düşük olduğu dünyada entelektüel işlerle uğraşan çevrelerin hep malumuydu. Biz Türklerle bu ülkedeki entelektüel iklimin sığlığı açısından çok alay edilirdi. Açıkçası az bile yapıyorlarmış. Maalesef bu memleketin ortalama akademisyeninin siyasi teşhis zekâsı okuma-yazma bilmeyen hamalından bile daha düşük.
***
Bazı ülkelerin bazı alanları çok gelişir, serpilirken başka bazı alanlar hep güdük kalıyor. Mesela İngilizler çok gelişmiş bir edebiyat ve sanat kültürüne, aynı şekilde incelmiş ve süzülmüş bir diplomasi ve siyaset kültürüne sahip fakat mutfak kültürleri yok denecek kadar güdük, sığ ve dandik. İngiltere'de
meşhur espridir: Dünyanın en ince kitabı nedir? İngiliz Mutfağı kitabı...
***
Maalesef İngiliz mutfağı neyse Türk aydını da odur... İşte malzeme bu. Afiyet olsun...