Dünyada çok satan, tartışmaktan zevk alacağımız mühim bir kitap İslam’ın Bakış Açısından Dünya Tarihi. Tamim Ensari, tarihin Batı okuması altında nasıl tek yönlü bir tarih olduğunu kavramış bir yazar
Biliyorsunuz İslam'ın bilimler tarihine yaptığı katkılar Aydınlanma Çağı'nda tamamen görmezden gelindi. Bilimde ve tarihte Müslümanlar silindi!
Akla sığmaz bir enerjiyle İslam Açısından Bilimler Tarihi, Fuat Sezgin hoca tarafından öne çıkarıldı da hafıza kaybımız önlerdi.
***
Şu an elimizde tuttuğumuz kitap da aynı ihtiyaç ile ilgimizi hak ediyor. Dünyada çok satan, tartışmaktan zevk alacağımız mühim bir kitap ile karşı karşıyayız. Kitabın yazarı
Tamim Ensari.
Ensari, Afgan doğumlu, batıya göçmüş, akademisyenlik yapan bir aydın.
O, tarihin Batı okuması altında nasıl tek yönlü bir tarih olduğunu kavramış bir yazar. Bu Afganistan'dan Avrupa'ya, oradan Amerika'ya süren macerasının da bir sonucu...
Batı demokratik toplumları tarihin bitiş noktası gibi algılanıyor, diyor. 1. Medeniyetin doğuşu (Mısır ve Mezopotamya) 2. Klasik Çağ (Yunanistan ve Roma) 3. Karanlık Çağlar (Hıristiyanlığın Doğuşu) 4. Yeniden Doğuş (Rönesans ve Reform) 5. Aydınlanma (Keşifler ve Bilim) 6. Devrimler (Demokratik, Endüstriyel, Teknolojik) 7. Ulus Devletlerin Doğuşu 8. Dünya Savaşları 9.
Soğuk Savaş 10. Demokratik Kapitalizmin Zaferi!
Batı bilinci, böyle görüyor dünya tarihini.
Burada İslamiyet'in izi bile yok. Peki, dünya tarihine İslamiyet'in penceresinde baktığımızda liste nasıl sıralanıyor?
1. Antik dönem Mezopotamya ve Persler
2. İslamiyet'in doğuşu
3. Halifelik dönemi: Evrensel bütünlük arayışı
4. Bölünme: Sultanlık Çağı
5. Felaket: Haçlılar ve Moğollar
6. Yeniden doğuş: Üç imparatorluk dönemi
7. Batının doğunun içine sızması
8. Reform hareketleri
9. Seküler modernistlerin zaferi
10. İslami reaksiyonlar...
Edward Said, Batı'nın yüzyıllardır Doğu dünyası üstüne oryantalist bir fantezi kurduğunu, kıskançlık dolu görüntülerle tekin olmayan bir ötekileştirme hissiyatı taşıdığını boşuna iddia etmedi. Mesela Shakespeare'de ki o dönem egemen güç İslam İmparatorluğu'ydu. Bir tane bile Müslüman aziz bulamazsınız!
"Biliyorsunuz," diyor Tamim Ensari. "Endülüs Emevileri Müslümanlardı. Bunu Othello'dan öğrenemezsiniz!"
Kitap orta şiddette bir okurun dikkatini çekecek bir durulukta, akıcı bir dille yazılmış. Çevirmenler ise gerçekten kutlanacak bir iş çıkarmış: İlker Şahin, Çağrı Sümengen!
Kitapta, Filozoflar başlığı altında şunlar da dikkat çekici:
"İslamiyet'in tek entelektüelleri ulema değildi. Onlar öğretinin yapısını inşa ederken bir başka itinalı kalabalık Müslüman grubu farklı büyük bir proje üstüne çalışmaktaydı:
Bütün eski felsefeleri ve icatları İslami vahiyler ışığında değerlendirmek ve bunları tek tutarlı sistemde birleştirmek!
Bu proje İslam'ın filozofları denen bir başka grubu oluşturdu."
Devam ediyor:
"İslamiyet'in yayılışı Arapların, birçok farklı halkın -Hindistan'daki Hindular, Orta Asya'daki Budistler, Persler, Yunanlar- fikirleri ve eserleriyle temas etmelerini sağladı. Roma o zamanlar neredeyse ölmüştü ve Konstantinopolis (bütün zenginliğine rağmen) entelektüel anlamda çorak bir çöle dönmüştü; böylece, en özgün filozoflar hala Yunanca yazıyordu ve başta Arapların eline geçmiş olan İskenderiye'de kümelenmişlerdi. İskenderiye muazzam bir kütüphaneye ve sayısız okula sahipti ve bu onu greko-Romen dünyanın entelektüel başkenti yapıyordu.
Müslümanlar burada Plotinus'un çalışmalarını keşfettiler. Plotinus, evrendeki her şeyin, sanki tek bir organizmanın parçasıymış gibi ve her şeyin bir "mistik yek"e bağlı olduğunu ve ondan doğan her şeyin geri ona döneceğini söylemişti.
Müslümanlar bu "yek" kavramında, Hz. Muhammed'in Allah'ın tekliği üzerine olan itikada ısrarının nefes kesici aksini bulmuştu. Ancak daha iyisi, Plotinus'un çalışmalarını incelediklerinde, düşünce sistemini az sayıda aksiyom prensibi üzerine titiz biçimde inşa ettiğini gördüler ki bu, İslami açıklamaların mantıkla ispatlanabileceği umudunu doğurmuştu." (Sayfa 35)
Böyle kısa, cesur girişlerle tarih okumayı zihinsel bir zevke dönüştüren kitap, Batı'ya konumlanmış, Batıca konuşan bir yazarın, sanırım Müslüman bir aydının dikkate alınması gereken yaklaşımı.
Bizce kaçmaz...