Birleşmiş Milletler (BM) 23-24 Eylül'de, BM Genel Kurulu'nun 79. oturumunun son gününe rast gelecek şekilde, New York'taki merkezinde kritik önemde bir 'Gelecek Zirvesi' gerçekleştirecek. OECD'nin de detaylı rapor ve yan etkilinliklerle katkı sağlayacağı Gelecek Zirvesi, bir yandan BM'nin 17 farklı alana odaklı '2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nın (SKA) durumunu masaya yatırırken, bir yandan da BM'nin kuruluş sözleşmesi, çok taraflı sistemin yenilenmesi, yeni sınamalar ve fırsatlar için ortak çözümler üretmek ve küresel sistemde güveni yeniden tesis etmek için sağlam konuları ele alacak.
Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, küresel sistemde tartışılmaz ağırlığı olan liderlerin önemli bir bölümü 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yapılandırılmış olan mevcut küresel düzein önemli bir yeniden yapılanmadan, bilhassa yükselen gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonomi-politikte artan ağırlığının hakkını verecek bir adalet ve gerçeklik içerisinde yeniden yapılanmadan geçmesi gerektiğini vurgulamaktalar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Dünya 5'ten Büyüktür' şiarı uzunca bir süredir 'Küresel Güney' ülkeleri için de yol gösterici bir 'motto' olarak benimsenilmiş durumda.
Söz konusu Gelecek Zirvesi 5 kritik alanda önemli tartışmaların yaşanmasına sebep olacak. 5 kritik alanın detaylarına girmeden, merkezde yer alan ana başlığın ise 'Gelecek Paktı' olduğunu hatırlatalım. 24 Ekim 1945'de kabul edilmiş olan kuruluş sözleşmesine imza atan 51 ülkeyle başlayıp, bugün 193 üyeye ulaşmış olan, yakın zamanda KKTC ve Filistin Devleti'nin de üye olduklarını cani gönülden görmek istediğimiz BM için 'Gelecek Paktı', yaşadığımız dünyayı 'yaşanabilir' kılacak, barış ve istikranın kalıcı bir olduğu bir gelecek için, üye ülkeleri birlikte mücadele edilecek ortak gelecek için hareket etmeye ikna, bir araya getirmek hayli zor ve çetrefilli bir mücadele alanı. Üzücüdür ki, önde gelen 40 ülke ortak bir geleceğe odaklanmak konusunda ağır bir 'ayrışma' yaşıyorlar.
Gelelim 'gelecek Paktı' ana başlığı etrafında yer alan 5 kritik alana. Bu alanlardan ilki 'sürdürülebilir kalkınma'; yetmiyor, esas 'sürdürülebilir kalkınmanın finansmanı'. İkinci bir kritik alan, önümüzdeki dönemde dünya nüfusu adım adım 9 milyara, ardından 10 milyara ve 2100'de 11,2 milyara doğru ilerlerken, dünya gençliği ve gelecek nesillerin akibeti. Bu ana alana takip eden diğer bir kritik başlık ise 'bilim, teknoloji, inovasyon ve dijital işbirliği'. Bilhassa, 'Küresel Kuzey' ile 'Küresel Güney' arasında, özellikle de 'Atlantik İttifakı'nın kimi ülkeleri ile Asya-Pasifik'in kimi ülkeleri arasında ne yazık ki bilim, teknoloji, inovasyon ve dijital işbirliğinde ağır bir ayrışma ve kırılma yaşanıyor. Bu da, dünyanın geleceği açısından büyük risk oluşturmakta. 4. kritik alan olarak 'uluslararası barış ve güvenlik', 5. ve son kritik alan olarak da 'küresel yönetişimi dönüştürmek' şaşırtıcı olmamalı. Bir sonraki yazıda, bu başlıkları tek tek incelemeyi sürdüreceğiz.