Türkiye'nin yoğun diplomatik çabalarının ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya ve Ukrayna devlet başkanları ile yürüttüğü etkin diyalogun sonucu olarak, geçtiğimiz hafta Cuma günü taraflar Karadeniz'den dünyaya tahıl sevkiyatı için mutabakata vardılar. Söz konusu 'tahıl güvenlik koridoru' planının icrası ve kontrolü İstanbul'dan yürütülecek. Türkiye ve bilhassa İstanbul, yüzyıllardır Avrupa, Asya ve Afrika arasında 'vazgeçilmez' bir ticaret ve finans merkezi konumunu zaten perçinlemişken, gün geçtikçe 'küresel diplomasi merkezi' olma özelliğini de derinleştiriyor.
Birleşmiş Milletler (BM) ve çatısı altındaki UNDP gibi, OECD, Dünya Bankası gibi, ICAAN gibi dünyanın önde gelen uluslararası teşkilat ve kuruluşlarının merkezlerinden sonraki dünyadaki en büyük küresel ve bölgesel ofislerine, merkezlerine ev sahibi olan İstanbul, Türkiye'nin küresel markası Türk Hava Yolları'nın tek noktadan dünyada en fazla destinasyona uçan şirket olmasının getirdiği avantaj ve Türkiye'nin iftihar vesilesi mega yatırımı IGA Havalimanı'nın küresel bir kavşak noktası haline gelmesi ile, küresel teşkilatların ve sivil toplum çalışmalarının en önemli çalışma, toplantı gerçekleştirme merkezi olma özelliğini de geliştiriyor.
Birlemiş Milletler açısından, Genel Sekreter Guterres'in yürüttüğü müzakerelerin yanı sıra, Türkiye'nin ısrarla 6 hafta boyunca geceli gündüzlü ortaya koyduğu yoğun diplomatik çabalar, ilk etapta 400 milyon insanın gıda güvenliğini ilgilendirecek kadar kritik bir 'güvenli tahıl koridoru' anlaşmasına, yine İstanbul'da, imzaların atılmasını sağladı. Türkiye'nin 'sahada ve masada güçlü, girişimci ve insanı diplomasi' anlayışı bir kez daha, küresel ölçekte en kritik kriz konumunda olan 'küresel gıda arzı krizi' adına kalıcı bir çözümü oluşturmak için devredeydi. Bu başarı, doğal olarak G20 ve OECD üyesi olan önde gelen ülkelerin tümü tarafından tebrik edildi.
Elbette, Türkiye'nin küresel algısına 10 yıldır aralıksız saldıran ve her defasında dezenformasyonu daha da tuhaf noktalara taşıyan kimi batı medya kuruluşlarında çatlak sesler ve burun kıvırmalar gözlemlense de, başta BM Genel Sekreteri Guterres başta olmak üzere, dünyanın önde gelen liderlerinin Türkiye'nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu derece kritik bir küresel meselede ortaya koydukları proaktif role teşekkürlerini ve tebriklerini açık bir şekilde belirtmeleri, Türkiye'nin hakkının tam manasıyla verilmesi adına tarihe not düşülmesi anlamına gelir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile görüşmelerinin ardından, Türkiye'nin sorunun çözümü için inisiyatif alması; yine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diplomatik girişimleri doğrultusunda Milli Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'nın yanı sıra diğer bakanlık, kurum ve kuruluşların, iş birliği içinde hareket ederek çalışmalarını yoğunlaştırmaları ve bu çalışmaların bir sonucu olarak, Türkiye ile Ukrayna ve Rusya arasında 'kırmızı hat' olarak adlandırılan bir doğrudan temas hattının hayata geçirilmesi, 'Karadeniz Tahıl Güvenliği Koridoru'nu sonuca götürdü. İnsani amaçlı olması esas alınan koridorun işlemesi adına, Türkiye boğazlarımızdan giriş-çıkış öncesi tüm ticari gemilerin kontrolünü de gerçekleştirecek. İstanbul'un önümüzdeki dönemde daha pekçok önemli küresel diplomatik başarılara imza atılmasına ev sahipliği yapacağına birlikte şahit olacağız.