Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın (OECD) her yıl düzenlenen en kritik önemdeki zirvesi Bakanlar Konseyi. Bakanlar Konseyi Toplantıları (MCM) vesilesi ile, kalkınma politikalarından ticarete, enerji dönüşümünden altyapı yatırımlarında yeni küresel standartlara, yeşil kalkınma devriminden iklimin korunmasına, küresel nüfus projeksiyonlarından yeni nesillerin beklentilerine, işçiişveren ilişkileri ve küresel pandemi sonrasında çalışma hayatındaki toparlanmanın koşullarından küresel tedarik zincirinde süregelen zorluklara, 11 ayrı yuvarlak masa toplantısı yapıldı. Bu yılki MCM'in bir diğer özelliği ise, Afrika Kıtası ile OECD arasındaki işbirliğini her alanda güçlendirmeydi.
Afrika Kıtası'nın OECD üyesi ülkelerden beklentisi net: 'Bize tepeden bakmayın!'. Afrika Kıtası'nın haklı olarak en çok tepki gösterdiği husus, Kıta'nın bir 'risk merkezi' olarak tanımlanması veya öne çıkarılması. Oysa, Türkiye ve Türkler için Afrika 'gelecek' anlamına geliyor. Afrika Kıtası da, önyargılardan arındırılmış, Afrika'nın vaat ettiği fırsatlara odaklı yeni bir 'derecelendirme' yaklaşımı talep ediyor. Çünkü, sahip olduğu yenilenebilir enerji kaynaklarının yanı sıra, doğalgaz rezervleri, hidrojen imkanları Afrika'nın 'sürdürülebilir' enerji hedeflerini yakalaması adına kritik önemde. Kaldı ki, Birleşmiş Milletler'in (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nın (SDG) yakalanabilmesi adına, Afrika'nın da yeşil dönüşümün bir parçası olması gerekiyor.
Bu nedenle,aralarında, kurucu ülke olarak, Türkiye'nin de yer aldığı 38 üye ülke, OECD'nin bu zorlu zamanlarda uluslararası standartlar geliştirmeyi sürdüren ve en iyi uygulamaları ve politika tavsiyelerini önceliklendiren bir uluslararası kuruluş olarak yürüttüğü çalışmaları da; küresel değerlere olan bağlılığını da takdir ettiklerini Bakanlar Konseyi'nde bir kez daha vurguladılar. OECD İş Dünyası Platformu (Business at OECD; BIAC), Sendika Danışma Komitesi (TUAC) ve BM başta olmak üzere, diğer küresel paydaşlarla olumlu ve yapıcı işbirliğinin önemi de vurgulandı. Aynı zamanda, 'İstediğimiz Gelecek' ana temasıyla, gelecek nesiller için daha etkin politikalar ve sürdürülebilir bir geçiş adına OECD çatısı altında hem 'think-tank', hem 'do-tank', hem de gerekli politikaların küresel kabulü adına 'force-tank'ı var güçleriyle destekleyeceklerini ifade ettiler.
Küresel ticaret boyutunda ise, korumacılıktan, özellikle ihracat kısıtlamalarından kaçınmak; gıda, metal ve mineral, enerji ve diğer temel malların kıtlığını azaltmak ve küresel değer zincirlerini açık tutmak için kritik öneme sahip olmayı sürdürecek. 38 üye ülke, iyi işleyen, adil ve açık küresel pazarlara ve kurallara dayalı çok taraflı ticaret sistemi tarafından desteklenen küresel düzeyde bir oyun alanı oluşturmaya bağlı olduklarının da altını çizdiler. Bu hafta gerçekleştirilecek olan 12. Dünya Ticaret Örgütü (WTO) Bakanlar Konferansı'nın bu anlamda önemi de vurgulandı. , Çünkü WTO'daki konferans küresel sürdürülebilir ticaret için gerekli olan reformlar için de düğmeye basılmasına odaklanacak. Küresel ticaret ve çevre konusunda devam eden çalışmalar da desteklenerek, kritik mineraller de dahil olmak üzere küresel ve bölgesel tedarik zincirlerinin sürdürülebilirliğini, çeşitliliğini, esnekliğini ve direncini artırmaya özel bir odaklanma ile; ticaret, yatırım ve çevre arasındaki kesişim konusundaki çalışmaları güçlendirmek de öncelikler arasında yer alacak. Türkiye olarak, diğer 37 ülkeyle birlikte küresel ticaretin kapsayıcı, sürdürülebilir olmasını ve herkes için çalışmasını sağlamalıyı sürdüreceğiz.