Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) nezdinde dün ve bugün devam eden İstihdam ve Çalışma Bakanları 2022 toplantısı, küresel pandemi ve sonrasında emek piyasasındaki toparlanmayı, zorlukları, mücadelesi süren alanları ele aldığı gibi; Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ortaya çıkardığı yeni sorunları, Avrupa istihdam piyasasında sebep olduğu dalgalanmaları da derinlemesine inceledi. Kalımcı ülkelerin bakanları, üst düzey kamu temsilcileri, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve uzmanlar, bu kritik başlıkların yanı sıra, hayli yoğun bir şekilde gençliğin dünya genelinde karşı karşıya oldukları sorunları da hayli detaylı bir şekilde masaya yatırdılar.
En kritik sorunların başında, 21. Yüzyıl'ın 3 temel mega trendi olan 'sürdürülebilirlik', 'mobilite' ve 'dijitalleşme' ile ilgili alanlarda dünya gençliğinin artan beklentileri geliyor. Gençler, küresel ölçekte, hem bu 3 mega trende yönelik olarak küresel, bölgesel ve yerel boyutta önemli bir ilerleme kaydedilmesini, bu alanda ülkelerinin önemli yatırımlara imza atmasını; ayrıca, bu 3 mega trende yönelik yatırımların kendileri için ciddi iş imkanları oluşturmasını de talep etmekteler. Bir ülkenin küresel rekabette iddiasını sürdürebilmesi adına, bu 3 mega trendin gerektirdiği değişim ve öne çıkan sektörlerde geri kalması elbette mümkün değil, Ancak, Türkiye başta olmak üzere, küresel tedarik zincirinde 'konvansiyonel' sektörlerle de iddiası olan ülkeler açısından, genç neslin bu sektörlere olan ilgisini kaybetmeleri ciddi bir tehlike olarak karşımızda duruyor.
Diğer bir konu, dünya gençliğinin 'eski normal'e iş hayatında dönmeyi tümüyle reddetmesi. Uzaktan çalışmanın artık iş hayatının, çalışma koşullarının vazgeçilmez parçası olduğu 'yeni normal'i şiddetle talep ediyorlar. Hatta, o kadar şiddetle talep etmekteler ki, dünyanın önde gelen ekonomilerinde, gençler arasında yapılan anketlerde, eğer 'eski normal'e, haftanın her günü tekrar ofiste çalışma koşullarına dönülmeye kalkılırsa, işinden istifa etmeyi düşünen genç istihdam oranı yüzde 30'ların üzerinde. Bunu yanı sıra 'esnek çalışma saatleri' de istihdam dünyası, iş hayatı açısından dünya gençliğinin bir diğer güçlü beklentisi. '9-17' arasına sıkışmış, basma kalıp iş saatlerini istemiyorlar. Bu konuda ısrarcı olunması, önümüzdeki dönemde küresel ölçekte işgücü piyasalarında dalgalanmayı arttıracak gibi gözüküyor.
OECD Çalışma Bakanları Toplantısı'nda dünya gençliğinin iş hayatıyla ilgili eğilimlerine yönelik olarak ortaya çıkan bir başka ilginç detay, nesiller gençleştikçe, iş hayatındaki gençlerin 'uzun vadeli' iş kontratlarından bilhassa uzaklaşmaları; adeta kaçmaları. Bu nedenle, dünyanın önde gelen şirketleri, ülkelerin önde gelen firmaları, yeni genç nesille daha uzun vadeli iş kontratları yapmakta zorlanıyorlar. Çünkü, mobiliteye inanan yeni gençlik, aynı zamanda ülkesi dışında yeni iş fırsatlarını daha yoğun olarak değerlendirmek istiyor. Bu nedenle, OECD toplantısında en kritik sorulardan birisi şu oldu: 'genç nesiller için işte sadakati nasıl sağlayacağız?'. İş hayatında yeni esnek yaklaşımları, yeni imkanları, yeni neslin ailesine daha fazla vakit ayırmasını sağlayacak yeni fırsatları gündemine almaz ise, küresel ve yerel şirketlerin işi hayli zor gözüküyor.