İki 'Siyah Kuğu', 'Kovid- 19' küresel virüs salgını ve Rusya- Ukrayna Savaşı'nın, sebep olduğu küresel kargaşa, küresel belirsizlik ve endişeler sadece enerji piyasaları ve enerji fiyatları veya küresel tedarik zinciri ile sınırlı değil. Küresel ekonomik sistemi endişelendiren bir başka başlık ta 'doğrudan yabancı sermaye yatırımları'nın (FDI) yakın gelecekte akıbetinin ne olacağı da merak ediliyor. Küresel doğrudan yabancı sermaye yatırımları (FDI) tarihi rekoru 2007 yılında, küresel finans krizi öncesinde 2 trilyon doları yakalayarak gerçekleştirdi. 2008'den itibaren, önce yaklaşmakta olan, ardından gerçekleşen küresel finans kriziyle küresel hacim 1,2 trilyon dolara geriledi.
2015'de, tekrar toparlanarak, 1,8 trilyon doları gören FDI, ardından tekrar 1,2 trilyon dolara gerileyip, sadece bir yıl 1,3 trilyon dolara yükselip, ardından 2020 ve 2021'de küresel pandemide 750 milyar dolara kadar geriledi. Daha 'Kovid-19'un etkilerinden yeni yeni kurtuluyor iken, üstüne gelen Rusya- Ukrayna Savaşı, küresel sistem için yeni bir belirsizliği tetiklemiş durumda. Bu koşullarda, küresel ve bölgesel ekonomik ve siyasi gerginlikler ve belirsizlikler bitene kadar, FDI'ın yeniden canlanmasını beklemek hayal olur. Oysa, küresel pandemi patlak vermezden önce dahi, küresel 'sürdürülebilir kalkınma' hedeflerini yakalayabilmek için, yıllık bazda FDI'ın yıllık bazda 2,5 trilyon dolara yükselmesi gerektiği konuşuluyordu.
Yani, 2007 yılında 2 trilyon dolarla tarihi seviyesini yakalayan FDI'ın, bunu da aşarak, yeni bir rekor seviye olan 2,5 trilyon doları yakalaması gerekiyordu. Şimdi ise, 2 yıllık küresel pandemi bu tablonun üzerinde 1 trilyon dolar daha eklemiş durumda. Rusya- Ukrayna gerginliğinin sebep olduğu ve bir kaç sene daha sebep olacağı etkilerin giderilmesi adına da, daha şimdiden 700 milyar dolar daha konuşuluyor. Yani, 2 Siyah Kuğu, 2 yıl içerisinde, küresel sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin tutturulabilmesi için ihtiyaç duyulan FDI miktarını 2,5 trilyon dolardan 4,2 trilyon dolara yükseltmiş durumda. Türkiye'nin girişimlerinin başarıya ulaşacağına dair güçlü beklenti ile, Rusya- Ukrayna gerginliği kısa sürede sonuçlansa da, 3 ile 5 yıl arası 4 trilyon doları aşan bir doğrudan yabancı sermaye yatırımları hamlesi bölgesel ve küresel hamlelerin kapanması adına elzem olacak.
Ayrıca, aralarında Türkiye'nin de yer aldığı seçkin ekonomiler grubu, bazı ekonomilerin paniğe kapılarak 'korumacılık' eğilimini hortlatmaları riskinin önlenmesi, doğrudan yatırımlarda adil ve uluslararası kurallara bağlı yaklaşımların güçlendirilmesi; bilhassa Afrika'da çeşitli ülkelerin sebep olduğu endişe ve zararları bertaraf edecek yeni yaklaşımların hayat bulması yönündeki çağrılarını güçlendirmiş durumdalar. bu noktada, Japonya ve Güney Kore'nin Türkiye'nin tecrübelerinden yararlanmak adına işbirliği noktasında hayli pozitif oldukları gözleniyor. Hiç kuşkusuz ki, kısa süre içerisinde pek çok Avrupa, Ortadoğu ve Körfez ülkesi de Türkiye ile işbirliği konusunu hızlandıracak.