Almanya 2006, 18. Dünya Kupası'nın sloganı "A time to make friends" (Arkadaş edinme zamanı) idi. Kupanın ikinci turunda dört maç izlemek için dört gün Almanya'dayken sohbet ettiğim yabancı gazetecilerden biri bu sloganla o kadar güzel dalga geçti ki. "A time to make money" dedi, "Para kazanma zamanı."
Televizyon yayınlarıyla 30 milyarın üzerinde izleyici sayısına ulaşan Almanya 2006'yı baştan sona yerinde takip eden meslektaşlarımın ortak görüşü şuydu: "Organizasyonda FIFA'nın davetlileri ve sponsorlar soylu, futbolseverler ise köle."
FIFA'nın Dünya Kupası üzerindeki gücüne bir örnek verelim. Maç yapılan statların gerçek isimleri; Köln Rhein Energy, Frankfurt Commerzbank-Arena, Dortmund Signal Iduna Park, Gelsenkirchen Veltins Arena, Hamburg AOL Arena, Hanover AOW Arena, Münih Allianz Arena, Nürnberg easy-Credit idi. Ama hepsi organizasyon sırasında FIFA Dünya Kupası Stadı olarak anıldı çünkü 15 ana sponsorun ismi ezdirilemezdi.
Oysa söz konusu firmalar bu pırıl pırıl statların yapımına milyonlarca euro ödeyerek sponsor olmuştu. Ama FIFA dinlemedi. 12 stattan sadece Berlin (Olimpiyat), Kaiserslautern (Fritz-Walter), Stuttgart (Gottlieb-Daimler) ve Leipzig (Zentral) isimlerini kaybetmedi. Nürnberg'dekine de resmi yazılarda Frankenstadion denildi.
FIFA'nın 2005 bilançosu 214 milyon İsviçre Frangı artıdaydı. Önümüzdeki dört yıl için ciro tahmini 3 milyar İsviçre Frangı; bunun 450 milyonu doğrudan öz sermayeye eklenecek. Üstelik bu FIFA, kar amacı gütmeyen bir organizasyon olarak İsviçre'de kurulu olduğundan sadece yüzde 4.25 vergi ödüyor.
İKİNCİ BOSMAN VAKASI
Budapest Business Journal'da Matthew Higginson FIFA'yı şöyle anlatıyor:
"Film yapımcısı bir şirket düşünün, dünyanın en iyi aktörlerini getirip filmler çekecek. Bu yıldız aktörleri bedavaya oynatacak. Onlara ödeme yapmayacak. Filmlerin biletlerini sadece kendi kanallarıyla satacak. Hatta filmlerini gösterecek salonlara bile ödeme yapmayacak. Bu salonların masraflarını karşılamak için sponsorlar birbirlerini yiyecek. Daha da ileri gidelim, yerel yönetimler bu salonları yapmak için 'Aman bu filmler bizim şehrimizde gösterilsin' diyerek yarışacak. Bu salonlara, yapımcı firmanın izin vermediği hiçbir şey, su bile giremeyecek. Ve o salona giren her üründen yapımcı firma pay alacak."
İşte bu şirketin adı FIFA, çektiği filmler de Dünya Kupası maçları. 2002 Dünya Kupası'nda sus payı olarak katılımcı ülkelerin federasyonlarına toplam 208 milyon İsviçre Frangı dağıtmışlardı. 2006'da bunu 300 milyona çıkardılar. Belki ülke federasyonlarını susturdular ama şimdi de kulüpler FIFA'ya "Bu futbolcuların bütün paralarını biz ödüyoruz. Milli maçlara giden futbolcular için tazminat hakkımız" diye bastırıyor. Bu konuda Avrupa'da açılan dava "İkinci Bosman vakası" olarak değerlendiriliyor.