Çok uzun yıllardır yazıyorum: CHP'nin temel sorunu kendisini yenileyememektir.
Ama bu sorun kaldıkça, eskidikçe, mayalandıkça sadece CHP'nin değil Türkiye'nin sorununa dönüşüyor.
Aynı sorun dada önceleri artık adını kimselerin bilmediği SHP saflarında yaşandı. SHP kendisini zaman zaman CHP'ye yaklaştırır küçük ama etkili bir grup da ona itiraz ederdi.
Doğrusu bu itirazlara kulak vermekti. Tersi oldu. SHP gitti Murat Karayalçın eliyle kendisini CHP'nin kursağına attı. Ondan sonra da gerçek bir sosyal demokrat parti haline gelemeyeceği anlaşılmış CHP büsbütün geçmişin, eskinin bir partisi oldu.
***
Şimdi heyecan uyandıran
CHP milletvekili Hüsnü Bozkurt'un konuşmasını dinleyince doğrusu hem hüzünlendim, içim acıdı hem de ne yalan söyleyeyim güldüm.
Sayın milletvekili elbette inanarak, içtenlikle, içinde duyarak söylüyor sözlerini.
Biz diyor yeniden
Kurtuluş Savaşı başlatırız, yeniden
Samsun'a çıkarız, yeniden sizi
İzmir'den denize dökeriz. Kime 'siz' dediğini de emperyalistler, 'haramzadeler' (bu sözcüğü insanlar '
haram yiyen' zanneder, gerçek anlamı '
haramın çocukları'dır yani '
piç' karşılığıdır) diye açıklıyor. 'Evet' çıkarsa üzülmeyin, böyle olur diye ferahlık veriyor.
***
Sorun milletvekilinin bunları söylemesi
değil. Sorun bu
zihniyet. Yani birçok insanın hâlâ bu '
nostalji' ile yaşamasıdır.
Kılıçdaroğlu, milletvekilinin açıklamalarını doğru bulmamış. Sevindirici. Ama 'doğru bulmadım' dediği herhalde bu 'vururuz, kırarız' kısmıdır işin. Yoksa
nostalji ve
geçmişe referans söz konusu olduğunda Kılıçdaroğlu da milletvekilinden daha farklı bir yerde değil.
Geçen gün bir konuşmasını dinledim.
Aman Allah'ım!
1930'ları anlatıyor. Şunu yaptık, bunu yaptık diyor. O günleri hicranla, hasretle, hazla anıyor. Hem de nasıl bir anmak, sanki 1930'lar dündür.
Problem işte bu: bu
zihniyet. Ve ne yazık ki, iş bu noktaya kadar geldi. Türkiye, zaman içinde, ucundan kıyısından da olsa denediği, biraz tanıştığı, biraz bulaştığı bütün o
sol kültürü, sosyal demokrasiyi unuttu, zihninden sildi, geriye döndü, hayali,
nostaljik bir geçmişe saplanıp kaldı.
CHP eliyle.
Bu yeni değil.
1990'ların ortasında başlayan bir proje.
2007'de Gül'ün CB adaylığına karşı gelişen
Cumhuriyet mitingleriyle doruğuna çıktı. Bugün de aynı yerde duruyor.
Hatta aradan geçen zamanda meydana gelen değişimlere rağmen aynı pozisyonun muhafaza edilmesi elbette bir
gerileme anlamı taşıyor.
***
Bu duruma kaçınılmaz şekilde üzülüyoruz.
Bu kişisel değil,
toplumsal, hatta
tarihsel bir üzüntüdür.
Türkiye bugüne değin bu dar çemberi aşmalıydı. İlgili kitaplarımda, bilhassa bu konuları Türkiye'de ilk kez irdeleyen
Yeni Bir Sosyal Demokrasi İçin başlıklı kitabımda '
tarihsel ilerici' olarak nitelendirdiğim
Kemalizmin bu özelliği benimsenip, bu özelliğiyle de Kemalizm benimsenip, o kadarla yetinilip, ötesine geçilerek CHP tarafından yeni bir politika geliştirilmeliydi.
Kemalizmin reddi anlamına
gelmezdi bu tutum. Nitekim daha 1
970'lerde klasik
6 Ok'un yanına yeni oklar eklenmişti.
Bu kadarını daha o tarihlerde yapan CHP'nin şimdiki durumu sadece
bir tek milletvekilinin kişisel heyecanı, tercihi, muhakemesi değil. Bir temel
kabul. Bir temel
siyasal pozisyon. O nedenle hem milletvekili hem de genel başkan belki farklı sözcükler kullanıyor, farklı tonlamalarla konuşuyor ama özünde aynı mantığı yansıtıyor.
Yani CHP milletvekili Bozkurt yalnız değildir...
Türkiye keşke farklı bir siyasetin CHP'sine muhatap olsaydı...