Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Liberalizmle faşizm arasında

'Entelektüel' bazı sitelerin, NY Times gazetesi yazarı Roger Cohen'in 'liberalizm faşizme yenildi' anlamındaki yazısını iktibas ettiğini görünce gülümsedim. Ne yalan söyleyeyim, 'biz yazınca olmuyor da o yazınca mı ilgi görüyor' dedim.
NY Times'da muhakkak göz attığım bir yazardır Cohen. Fazla entelektüel derinliği olmayan ama ciddi bir sezgiyle düşüncelerini yazan Cohen bu defa da Avrupa ve Amerika'da, liberalizmin faşizme yenildiğini söylüyor.

***
Ben de söylüyorum. Ondan çok daha önce belirttim. Sürekli olarak da tekrarlıyorum. ABD, bugün Trump eliyle tahayyül bile edemeyeceğimiz görüşleri dile getiriyor. Avrupa ise köklerinde, kültürel ve politik DNA'sında saklı tuttuğu faşizmi canlandırıyor.
Bunu tespit etmek ve yazmak önemli. Fakat Cohen dostumuz yazısında iki büyük noktayı, bu işin gerekçesi sayılabilecek iki büyük noktayı unutmuş.
Bunların ilki liberal, daha doğrusu neoliberal ekonomi ve siyasetin 1979'dan bu yana soluk aldırmaz bir baskıyla sürdürdüğü hegemonik yaklaşımdır. Başka ideolojilerin, başka politik tutumların 'ölü' olduğunu bunca büyük bir şiddetle iddia ederseniz sonunda neo- liberalizmin kendisi faşizme dönüşür ki, patlak gerçek bir faşizm şeklinde tezahür etti. Bunun sebebi çok açık: zenginlerin, çok küçük bir azınlık olarak daha fazla zenginleşmesi.
İkincisi, bugünkü faşizmin nesnesi yani düşmanıdır, o da İslam'dır, Müslümanlardır. Bugünkü Avrupa'nın tutumunu islamofobi diye tanımlamıyor muyuz, işte o 'fobi', o uydurulmuş, gerçek dışı korku döndü, dolaştı, mevcut faşizmi doğurdu. Hiç kuşkunuz olmasın, İslam'ı ve kitlesini Avrupa'dan dışlarsanız bugünkü faşizm de önemli ölçüde yatışır ama kısa bir süre sonra kendisine yeni bir düşman üreterek yeniden ortaya çıkar. Zaten bugünkü, dönük faşizm aynı zamanda siyahlara, Avrupa dışı nüfusa dönük nefreti de kapsayıp kuşatıyor.
Sonuç derseniz çok vahim: küreselleşme, Avrupa Birliği ve insancıl idealler bitti. İşin düğüm noktası da göçmenlerdir. Binlerce insan yok olup giderken AB olmadık işlere kalkışıp ikinci bir darbe indiriyor onlara.
***
Cohen'in değinmediği üçüncü konuyu da işaret edeyim: çare ve çıkış!
Çok açık: bu durumdan dünya ancak gerçek, ciddi, ayağı yere basan, sivil toplumu, katılımı, dayanışmayı, paylaşım ve bölüşüm ekonomilerini, sosyal güvenlik sistemlerini, sosyal politikaları kavrayan, kuşatan demokratik bir sol politikayla çıkar. İki iki dört! Gerisi boş laftır. Ama solun ufak tefek mevzii başarılarına mukabil şiddetle gerilediği kanısındayım. Hazin bir durum.
Bize gelince Türkiye bu tablonun politikkültürel yanından etkileniyor. Bu muhakkak. Ama bir başka cephesiyle de Türkiye muhafazakâr bir ideolojik çerçeve içinde şu bahsettiğim sol politikaları popülist bir yaklaşımla uyguluyor. İslam'ın ezilmişliğine karşı İslami bir hat çekerek Batı karşıtı olmasa da Batı dışı, Batı ötesi bir cephede kalıyor.
Bugünkü iktidarın kitlesel desteğini hazırlayan kaynak budur. Mesele bu birikimin daha demokratik ve özgürlükçü bir doğrultuya taşınmasıdır. Liberal ekonominin ve politikaların faşizme değil gerçek bir liberalizme evrilmesini sağlamaktır.
Dünyanın ve bizim durumumuz budur, keşke bunları düşünüp konuşsak...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA