Ben kesin kararımı verdim. Kızılay'da değil 78 milyon insanın yüreğinde patlayan bombadan sonra ortaya çıkan durum, yapılan açıklamalar çok ciddi bir stratejiyle karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor.
Bu biraz bilmece gibi olan cümlenin açıklaması Cemil Bayık'ın gazetelere yansıyan açıklamalarında.
Bayık, PKK'nın taktik değiştirdiğini, artık savaşı şehirlere taşıyacağını belirtiyor. Bu savaşın Erdoğan'a karşı verildiğini açıklıyor: o gidene kadar savaş devam edecek diyor.
Bu açıklamanın birçok boyutunun olduğu belli.
Birincisi, şiddeti artırıyor ve taktik değiştiriyor PKK. Bu belli ve anlaşıldı. Gitgide daha fazla artan bu şiddet ne işe yarayacak derseniz, sorunun cevabı Bayık'ın açıklamasının ikinci bölümünde: Erdoğan iktidarını yerinden etmek.
Bir kere bu sakat bir anlayış: demokratik bir iktidarı bir terör örgütü aracılığıyla devirmek. Üstelik örgüt bu maksatla kurulmamış.
Evet, Castro, Batista rejimini devirdi. Ama o bizatihi bu maksadı güdüyordu. Türkiye için bu mantık geçerlidir mi diyeceğiz?... Erdoğan devrilsin diye sokaktaki onca masum insan öldürülecek bu da makbul siyaset mi olacak?
Mantığı yok bu açıklamanın. Ama işlevi var. O işlevi Bayık'ın gerekçesi hazırlıyor: Erdoğan demokratik değil... Bu gerekçe o işlevi şöyle hazırlayacak...
PKK şiddetinin dozunu artıracak, şiddeti kitlesel hale getirecek. Erdoğan ve iktidar buna karşı yöntemlerini katılaştıracaklar.
Varsayıma göre bu durum büsbütün antidemokratik bir durum yaratacak ve neticede demokrasi cephesinde ortaya çıkan birleşmelerle iktidar devrilecek. Bu sonuç, o jargonda çok iyi bilinen birleşik cephe, geniş cephe mantığıyla elde edilecek. Bayık bir noktada doğru hesap yapmış olabilir. Eğer Türkiye'de iktidar gerçekten de onun öngördüğü gibi anti-demokratik uygulamalarını yoğunlaştırır, politik hayatı kısıtlar, farklı demokratik haklara sınırlar getirirse ortaya çıkacak tablo tepki toplar.
Bütün terör örgütleri veya terörü bir araç olarak kullanan örgütler bu yöntemi izlemiştir. Bu, ikili tuzak yöntemidir. Çok defa da etkili olmuştur.
Örgütler hem şiddet uygulayarak kendilerini gündemde tutmuş, mücadele ettiği kesimin moralini bozmuş hem de karşı tarafı ittiği anti-demokratik uygulamalarla maksadına erkenden ulaşmıştır.
Türkiye tam da böyle bir kavşakta duruyor.
PKK'nın istediği hükümetin, iktidarın moralinin bozulması. Hızla şiddet uygulamaya koyulması. Buna bağlı olarak antidemokratik uygulamalara girişmesidir.
Bugünün dünyasında bu anti-demokratik yöntemlerin çok ciddiye alındığı bir gerçek.
Devlet, daha önce de yazdığım gibi, savaşta dahi hukukun dışına çıkamaz, nerede kaldı ki, sivil hayat... Demokratik hak kısıtlamalarıysa büsbütün yadsınan, reddedilen uygulamalar. Bu uygulamalara sürüklenmiş devletlerin şiddetle eleştirildiği bir gerçek. Türkiye'nin asla o eleştirilere kapı aralamaması gerekir. Tersine Türkiye şiddete meşru müdafaa hakkını sonuna kadar kullanarak ama demokrasi içinde kalarak mücadele vermelidir.
Kısacası, PKK ikili tuzak kurmaktadır.
Türkiye o oyuna gelmemelidir. Aman dikkat!