Türkiye ağır bir kuşatma altında. Terör bunun görünen yüzü. Son iki yılda birbiri peşi sıra gelen saldırıları hatırlayınca önce bu gerçeği tespit edip, yerli yerine oturtalım. Sonra da kuşatmanın koşullarını değerlendirelim.
Her şeyden önce kuşatma hali büyük bir toplumsal çatlak oluşturuyor. Yaşanan terörün nereden kaynaklandığını bilmiyoruz. 'YPG bağlantılı' diye bir açıklamada bulunsa da Başbakan Davutoğlu, berraklaşmış bir sonuç yok. Ama DAEŞ'ten başlayarak PKK'ya kadar uzanan bir zincir akla geliyor hemen.
Türkiye'de yaşayan insanların paranoyasından kaynaklanmıyor bahsettiğim durum. OD'nin içinde bulunduğu ateş topunun, küresinin, yumağının bir sonucu. OD'de, bugün, belli pozisyonlarda birbirine değen, belli pozisyonlarda birbirinden ayrışan örgütler, böyle bir saldırı ortaya çıkınca, bir bütün halinde anımsanıyor. Tek bir hedef seçilmiyor, saldırıyı 'bu' yapmıştır diye. Kamuoyu, toplumsal akıl, bir bütün olarak o örgütlerin tamamını bir arada düşünüyor. Kendisini onların tamamından oluşan bir hedefin karşısında sayıyor. Ve öyle...
***
Müthiş bir
kaos demek bu. Ama sadece o kadar değil. Henüz netleşmeyen açıklamalara göre
PYD de gerçekleştirmiş olabilir saldırıyı,
DAEŞ de. Kuşkusuz hangisinin
planladığı ve uyguladığı böyle bir kalleşçe olayı, önemlidir. Ama bir noktadan sonra da o kadar önem taşımıyor. Çünkü,
Türkiye, PYD'ye karşı da DAEŞ'e karşı da
savaşıyor.
Ama bu kadar da değil. Her iki örgütün de arkasında olan
güçler yönünden bakılırsa
Rusya var o devletler arasında ve daha önemli ve şaşırtıcısı
ABD var. Kısacası ve açıkçası, Türkiye, geldi, bu iki ülkeyle bir
zıtlaşma noktasında durdu. ABD, YPG'nin, PYD'nin terör örgütü olduğunu
kabul etmiyor. Ama
PKK'nın bir
terör örgütü olduğunu dünya âleme ilan ediyor. Neden?
Hayati derecede önemli görüyorum bu soruyu. Cevabım ise kısadır:
PKK ile ABD'nin
hiçbir ilişkisi yok. Kendisine uzak, bambaşka bir coğrafyada 'yaşayan' bir örgüt PKK. Onu
terörist ilan etmekle sadece Türkiye'nin gönlünü okşayabilir. Ama PYD için bu sıfatı kullanmaz, kullanmıyor. Çünkü, PYD ile
temas halinde. Onu kullanıyor.
***
Bu kapsamlı, kalıcı, stratejik bir politikanın uzantısı
değil. Aksine, ne yapacağını bilemeyen, OD'de savrulup giden bir
ABD'nin/ Obama'nın deniz- yılan hesabı içinde ürettiği bir 'çare.' Ama bunu basit ve gelip geçici bir çare olarak
görmemek gerek. Anlaşılıyor ki, ABD, PYD'yi
Kuzey Suriye'de meydana gelecek oluşumlarla bütünleştirecek. Bunu da açıkça
Türkiye'ye karşı bir hamle olarak yapacak.
Rusya konusuna ise hiç girmemek gerek diyeceğim ama pek öyle değil. Çünkü, sürdürdüğü, '
vekalet' veya daha açık Türkçeyle '
maşa' siyaseti içinde ABD, çok açık bir şekilde
Türkiye'yi adım adım Rusya'yla bir savaşa itiyor. Tavşan- tazı muhakemesi içinde, önce
Rusya'yı bölgeye yerleştirerek (ne söylediğimi biliyorum) ardından
PYD politikasıyla bu oluşumu hızlandırıyor. Çünkü, Suriye politikasını, hatta OD politikasını ancak bu
kaos içinde tasarlayabilir.
***
Türkiye'de yaşanan
terör bütün bunların bir sonucu. Bir kuşatmanın neredeyse '
doğal' sonucu terör. Daha farklı
olayların ortaya çıkacağını, daha büyük girişimlerde
bulunulacağını beklemek gerekir. Besbelli ki, bir yerlerde karar verildi, bazı düğmelere basıldı.
Korkunç şey..