Yapacak daha fazla hamle kalmayınca ve taraflardan biri diğerine şah diyemeyince satrançta, 'pat' durumu ortaya çıkar. Biraz beraberlik anlamı da taşır. Öyledir; Fransızca pat sözcüğü Latincede barış anlamına gelen köklerden türüyor. Beraberlik: yenişememe: barış.
Beni ondan çok milyarlarca alternatifin olduğu satranç tahtasında hamlelerin tükenmesi, iki tarafın da kıpırdayamaması ilgilendiriyor.
O daha ilginç görünüyor bana.
***
Türkiye'deki siyasette
üç parti bakımından da tam bir
pat durumu oluşmuş halde. Gözden geçirelim. En sonunda da nedenini açıklayayım.
HDP daha fazla kımıldayamıyor. İki nedeni var. Birincisi,
7 Haziran öncesi oluşturulan ortam.
Türkiye partisi olma iddialarıyla ortaya çıkan, ağırlıklı olarak GD Anadolu'da oy alsa bile bunu büyük ölçüde başaran HDP, şimdi,
PKK ile arasına koyduğu veya koyamadığı
mesafeden ötürü pat durumunda. Silahın yeniden devreye girdiği bir ortamda
genel, ilkesel hatta doğru sözler daha fazla toplumsal etki sağlayamıyor.
İkinci nedeni bu durumun, HDP'nin
siyaset üretme imkânının sonuna gelmesi, daha fazla etkili bir
siyaset üretememesi. Çünkü
dış politika dinamiklerini göremedi. Türkiye'nin böyle etkili bir
uluslararası koalisyon oluşturacağını sezemedi ve ters ayak üstünde kaldı. Şimdi, böyle bir ortamda onun çok daha ileri bir siyaset üretmesi ve daralan çemberi kırması gerekir.
CHP de aynı
kımıldayamama, hareketsizlik koşullarını yaşıyor. Çok net. Nedeni basit.
Seçimlerin yenileneceğinden çekiniyor. Zaten yitirdiği bir seçimden sonra gireceği ikinci bir seçimde koalisyonla bile olsa
iktidarı elde edemeyeceğini biliyor. Yaşanan olayları çözümleyemiyor, üstüne gidemiyor. Gayet sessiz, ılımlı, sakin durarak, Akparti ile
koalisyon görüşmelerini zorlamayacak bir pozisyonda kalıyor. Üstelik
HDP ile yakınlaşmaktan ürküyor, kaçınıyor. Sadece ve sadece
koalisyon kurma hayaliyle yaşıyor.
MHP için söylenecek fazla bir şey yok. Aslında oyunu en iyi oynayan o oldu. Bu oluşumları görerek kendisini geri çekti.
Hareketsizliği bir siyaset olarak benimsedi. Ama böylesine
dinamik ve gergin bir ortamda sadece
karşı tarafın pozisyonu gözetilerek yapılacak siyaset daha fazla sonuç üretmez.
***
Bütün bunlar '
durum'. Şimdi '
sebebi' açıklayayım.
Aslında 7 Haziran'dan hemen sonraki yorumlarda bu nedeni açıklamıştım:
Akparti'nin hâlâ hem parti, hem iktidar olarak
oyun kurucu durumunda bulunması. Doğrudur, 7 Haziran sonrasında Akparti'nin % 41 oyu, mesela HDP'nin % 13 oyundan
daha az etkili görünüyordu. Bu işin
sezgisel ve sübjektif yanıydı. Halbuki
realite daha ötede teşekkül etmişti ve Akparti'yi hâlâ
etkin konumda tutuyordu.
Akparti o etkinliği
siyasal olarak kullanmaktan ziyade
iktidar olarak, hatta ondan da önce
devlet olarak kullandı. Olayları
devlet mantığıyla yorumluyor, o muhakeme içinde onlarla hemhal oluyor ama tam da bu onun, doğru veya yanlış,
oyun kurucu olma yeteneğini artırıyor.
Bu durumda
pat durumunu da o çözecek. Nasıl mı?
Tekrar edilecek bir seçimle. Bunu ben söylemiyorum. Şimdi
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı'na getirilen
Prof. Burhan Kuzu, televizyonda yaptığı açıklamada yeniden seçimi hukuki bir terimle, '
karar düzeltme istemi' olarak değerlendirdiklerini ifade etti. Bir daha seçime gider, bakarız, gene koalisyon durumu çıkarsa öyle devam ederiz dedi.
Dedim ya, beni hamlelerin tükenmesi daha fazla ilgilendiriyor diye...