Seçimler son düzlükte-1
2015 seçimlerini yıllar sonra, şimdi benim daha önceki seçimleri şu veya bu sebeple yaptığım gibi, ele alıp irdeleyenler, acaba bir tek, homojen bir muhalefet olduğunu mu söyleyecek yoksa gerçekten birbirinden farklı, ayrışmış, değişik şeyler dile getiren muhalefet partileri olduğunu mu düşünecek?
Bence 2015 seçimlerini anlamamızın ana aracı bu sorunun cevabı da seçim sonuçlarını değerlendirirken başvuracağımız ana husus da bu olacaktır.
O zaman kendi cevabımı hemen vereyim ve muhalefetin bu defa nispeten ayrışmış olarak seçimlere girdiğini belirteyim. Oy dağılımı bu esas üstüne olacaktır. Sadece HDP ve CHP üstünde durayım. MHP bana göre aldığı oya rağmen dinamizmi olmayan, reaksiyoner bir partidir. Bu kampanyada da toplumsal taleplerden uzak tutumunu sürdürmüştür.
***
Evet, 2015 seçimlerinde
muhalefetin ayrışmasını sağlayan ana parti
HDP idi. Çünkü bu parti Türk siyasetini meydana getiren ana modelin
ikili karşıtlıkları söz konusu olunca hem belli bir kutbu temsil etti hem de onu dönüştürmek için çabaladı.
Türk siyaseti daima
toplum- devlet, kimlik/ aidiyet- toplumsal hareketlilik, merkez- çevre gibi eksenlerde ayrışır. Bu bakımlardan HDP farklı bir pozisyon oluşturdu. Bir yandan keskin bir
kimlik politikası güttü,
Kürt kimliğinin partisi olarak belirdi. Ama aynı zamanda devletin (hatta toplumun geleneksel kanatlarının) tepkisini çeken, kenarda kıyıda kalmış
marjinal grupların partisi oldu. Mesela
gönüllü itaatsizliği savundu,
eşcinselleri aday gösterdi. Zaman zaman kendisini Kürt kimliğinden soyutlayıp
Türkiye partisi olmaya çalıştı. Müthiş bir
kadın hareketliliğine sahipti. Günümüz
demokratik bilincinin gerektirdiği her alanda bir şey söyledi, bir tavır içinde oldu, bir tutum takındı.
Böylece Ak Parti'nin de karşısına alması gereken bir
muhalefet partisi oldu. Onu zorladı. Onun da
değişik pozisyonlar üretmesine zemin hazırladı. Hatta onu savunmaya itti. Böylece seçim kampanyası çok geniş ölçüde
Ak Parti-HDP arasında cereyan etti.
***
CHP bu defa kendisinden, önceki seçimlerden daha fazla söz ettirdi. Bunun nedeni daha
teknokratik bir politikayla ortaya çıkmasıydı. Bu CHP'nin zaman zaman başvurduğu bir yöntemdir. Söz konusu politikasını ben her şeye rağmen önemli ama yetersiz buldum.
Nedeni şudur:
teknokratik politika önemlidir elbette. Belli bir
gerçekçilik içinde
toplumun geleceğini tasarlamayı öngörür. Bu bakımdan diyecek bir şey yok. CHP de şöyle veya böyle benzeri bir hareket içine girdi.
Hayal veya gerçek toplumun önüne bir
tasavvur koydu.
İlginç olanı ise bunların hiçbirinin
yaşanan gündelik sorunlarla doğrudan ilişki kurmamasıydı.
Emekliye verilecek ikramiye diyelim belli bir kesimi ilgilendirir. Fakat onu çok açık bir
popülizm diye görmek de mümkündür ve eğer CHP, iktidar partisini, söylendiği gibi
taklit etmişse o taklit asıl buradadır.
Oysa tarihine bakanlar görür ki, muhalefet partileri
siyaset yaptıkları, siyaseten yeni bir şey söylediklerinde
genel toplumsal yapıyı özünden, içinden eleştirdiklerinde hamle yaparlar.
1973-77 Ecevit hareketi bütün zaaflarına rağmen buydu. CHP bu defa da öyle yaklaşmadı siyasete. Çünkü o dinamizmi
HDP'ye kaptırmıştı.
Bu kampanya döneminde
siyaset üreten parti HDP oldu. Bu saptamalar tayin edecek muhalefetin konumunu. Ama ne olacağını seçimlerde anlamak için iktidara bakalım...