CHP'yi eleştirdiğim için bana kızan kızana. Bu eleştirilerin çok açık birkaç nedeni var.
Birincisi Türkiye'nin bir iktidar sorunu yok. İktidarın sorunları var. Bundan daha doğal hiçbir şey olamaz. Çünkü toplumsal kurama (sosyal teoriye) ve demokratik kurama göre iktidarın bizatihi kendisi özgürlük, demokrasi, hukuk bakımından sorun teşkil eder. Bu dünyanın her toplumunda böyledir ve ayrı bir konudur. Ama oluşturulması, toplumsal desteği ve meşruiyeti, demokrasinin teknik özellikleri bakımından Türkiye'de iktidar işliyor. Üstelik iktidar son on iki yılda her planda dünya kadar iş yapıyor. Bunlardan kaynaklanan sorunlar elbette mevcut, son derecede doğal olarak.
Oysa Türkiye'de bir muhalefet sorunu var. Ana muhalefet partisi, CHP. 1950'den bugüne kadar geçmiş 63 yılda bu partinin iktidar olduğu yıllar sayılamayacak kadar azdır. O dönemlerde de gerçekleştirdiği hemen hiçbir şey yoktur. CHP toplumsal işlevini muhalefet dönemlerinde ortaya koymuştur. 1950'lerin sonunda, 1970'lerde demokratik dönüşümler bakımından önemli çabaları olmuştur. Fakat CHP neredeyse hiçbir zaman toplumsal dönüşüm katkısı sağlayamamıştır. Doğaldır; o ancak iktidarla elde edilecek bir sonuçtur.
CHP bugün bir muhalefet partisi olarak mesela şu andığım dönemlerle mukayese edilemeyecek ölçüde atıl. Bunun önemli bir nedeni var; benim bu partiyle "uğraşmamın" nedeni de o.
CHP, 1992 sonrasında toplumun değil, siyaset dışı iktidar odaklarının, artık eskimiş bir tabirle, siyasal merkezin yani ordunun ve bürokrasinin partisi oldu. Eğer toplumu etkilediyse de, darbeler ve militarist bir anlayış etrafında etkiledi. Bu yaklaşım içinde yükselen demokratik talebi anlayamadığı için toplum dışına düştü.
Bunlar herhangi bir parti için yanlış ama olabilecek şeyler. Ama CHP, daha da fazla kızdığım budur, büyük bir yalanla toplumu uyuttu. Sol, sosyal demokrat olduğunu söyledi. Alakası bile yoktu. Bahsettiğim tutumunu bu ideolojik vurguyla bütünleştirince toplumla sol, sosyal demokrasi arasındaki bağları kopardı. Toplumla bu genel (sol) ve özel (sosyal demokrasi) ideoloji arasına bir inançsızlık duvarı ördü.
Öylece Türkiye'de muhalefet tıkandı. CHP'nin kendisi için ve Türkiye için yaptığı en büyük kötülük budur. Bu, CHP, bırakın solu, ne sosyaldir ne demokrattır anlamına gelir ki, korkunç bir şeyden bahsediyoruz demektir. Hemen belirteyim ki, bu çıkmazın müsebbibi doğrudan doğruya Deniz Baykal'dır.
Genel ve büyük ideolojik gergefte bu büyük çıkmaza saplandıktan sonra CHP, 2010'da yaşanan ve henüz içyüzü anlaşılmamış değişiklikten sonra da ilerleyemedi. Kılıçdaroğlu'nun başlangıçta, Baykal'dan farklı bir şeyler yapabileceğine ve partiyi düştüğü batakta hiç değilse kımıldatacağına dair umutlar bir dalgalanma yarattıysa da gene bizzat Kılıçdaroğlu'nun beceriksizliği, ideolojik ve siyasal körlüğü nedeniyle o heyecan sona erdi.
Bütün bu çerçeve CHP'yle neden uğraşıldığını anlatmaya yeter. CHP, fıkradaki hırsız gibi. Git, gitmiyor. Gel, gelmiyor. Böyle bir durumun Türkiye'ye ne kadar zarar verdiğini bilmem anlatabiliyor muyum?
Türkiye'nin CHP'ye ihtiyacı yok. CHP tarihsel bir parti. O tür kurucu partiler işlevlerini tamamlarlar ve sonlarını yaşarlar. Ama Türkiye'nin hem ciddi bir muhalefete hem de, ondan daha fazlası, sol bir muhalefete ihtiyacı var. CHP'yle o damarı tıkadığı için uğraşıyorum.
Gözlüklerinizi değiştirin...